İnsan olarak hepimiz başarılarımızdan çok kayıplarımızdan ders çıkarmaya meyilliyiz. Geçtiğimiz gün sizlerin ilk 100 liranızı nasıl kazandığınızı öğrenme şansımız olmuştu: İnternetten İlk 100 Liranızı Nasıl Kazandınız?



Bu konudaki bir mesajın WaLek çok güzel bir fikir ortaya attı. İlk 100 liramızı nasıl kazandığımız kadar ilk 100 liramızı nasıl kaybettiğimizin de önemli olduğuna değindi. Ki, kendisinin bu konuda fazlasıyla haklı olduğunu düşünüyorum. Belki ilk 100 liramızı kazanma öykümüz insanlarda bir şeyi başaracak ışığı yakmakta yetersiz kalabilir. Oysa ilk 100 liramızın heba ediliş öyküsü kesinlikle ders çıkarmamıza yardımcı olacaktır.

Her zamanki gibi başı ben çekiyorum fakat sizlerin de yaşadığı hezimetleri ve çıkardığı dersleri okumayı dört gözle bekliyoruz :)

İlk 100 liramı nasıl kaybettim?
Kazanmaya karşı takıntılı değilim, kaybetmeye karşı büyük bir kompleksim olduğuysa doğrudur. Ben küçükken maçı kaybedeceğimizi anlayınca topunu alıp eve giden, o kıl çocuktum sonuçta :D

İnternet dünyasındaki ilk 100 liramı, insanların benim kadar dürüst olduğunu düşündüğüm için kaybettim. Bir blogumun logosu için anlaştığım arkadaşa 100 TL ödeme yaptım. Tahmin ediyorsunuz ki, o logoyu hiçbir zaman alamadım :D Fakat çok daha güzel bir şey oldu. 100 TL kaybetmenin dayanılmaz ağırlığıyla kendi logomu yapmak için 1 gün harcadım. 1 günün sonunda o arkadaşın yapamayacağı kadar güzel bir logom olmuştu.

Çıkardığım ders: Dünyada ve bilhassa sanal dünyada insanları sizin gibi gururlu, dürüst ve iş ahlakına sahip sanmayın. Ve asla işi görmeden (en azından bir kısmını) ödemenizi yapmayın. Dolandırıyor olm :D