Harika bir yazı buyurun. TÜRK LİRASI İLE KAZANIP DÖVİZ İLE TÜKETİM YAPILARAK NASIL GEÇİNİLİR?

Biz yerli üretim yapacağız derken birde baktık ki Tüketim toplumu olmuşuz. Tüketim Toplumu Olmaktan Nasıl Kurtuluruz?

Sabah kalktın tuvalete gittin tuvalet kağıdın ithal, lavaboya geldin kağıt havlun İthal.

Traş oldun, Gillette tıraş kremi ve Traş bıçağı Mach3, ithal.

Kahvaltıya oturdun Nutella ithal, Çay içersen Lipton, Kahve içersen Nescafe ithal, Ferrero Türkiyenin yerli fındık piyasasını yönetiyor. Ferrero Nutella İtalyan yada UniLever Lipton İngiliz ve Hollanda yabancı marka,

Yörsan, Dubaili Abraaj Group’un, BİM’in pazarladığı meşhur Dost süt ve süt ürünleri ve Ülker markasıyla üretilen süt, ayran, yoğurt, peynir markaları Fransız gıda devi Groupe Lactalis’in, Margarin ve sıvı yağ sanayinin yüzde 90’ına yakını İngiliz Hollanda ortaklığı Unilever’in,

Dişlerini fırçalayacaksın Sensitive, Colgate, Signal, Sensodyn, White Now vb. diş fırçası ve macunu ithal,

Ayakkabını giydin Nike, Converse, Adidas, Slazenger, Salomon, Jump, vb. ithal,

Kapını açtın asansöre bindin, Schindler, Kone, Valter, Otis, Siemens marka ithal. Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en büyük asansör pazarıyız.

İşe gideceksin arabana bindin BMW, Mercedes, Opel, Volkswagen, Peugeot, Volvo vb. ithal, Benzin, mazot, LPG ithal,

Eline telefonunu aldın, I-Phone, Samsung, Huawei, LG, Asus , Sony vb. ithal,

Saatine baktın Raymond Swiss, Pierre Cardin, Ferrucci, Rolex, Casio, ithal,

İşe geldin masana oturdun bilgisayarını açtın, Dell, Apple, Toshiba, Sony, HP, Lenovo, LG vb. marka ithal,

Fotokopi makinasına ve tarayıcıya ihtiyacın oldu HP lazer jet, Samsung, Sharp, Olivetti, Lexmark vb. ithal,

Sinirlendin, yoruldun başın ağrıdı, Majezik, Brufen, Avreles, Apranax Forte, Aleve, Nurofen vb. aldın ithal, yada lisanslı yabancı ürün, kullandığımız ilaçların çoğu ithal yada lisanslı ürün,

Acıktın bir yemek yiyeyim dedin , Fast Food gıda Mc Donald’s, Burger King, Subway, KFC, Wendy’s, Domino’s, Sbarro, vb hep yabancı,

Evde Tost yapayım dedin, Tost, hamburger, sandviç ekmeği başta olmak üzere unlu mamüllerin bir numaralı ismi UNO’nun yarısı İspanyol Vedanta Equity firmasının,

Sucuk ve pastırma üreticisi Namet, Bahreynli Investcorp,tavukçu Banvit’ de Brezilyalı BRF ile Katarlı Qatar Investment Authority firmasının,

İzmirli Ege-Tav, Japon Nippon Ham Foods’un, CP Standart Tayland merkezli grubun, Patates cipsi Amerikan markası, Frito-Lay ve Pringles’ın, Ceviz ve badem Amerikan firmalarının, Sabancılar’ın Peyman’ı da artık Çin menşeili Bridgepoint’ın,

Nuhun Ankara Makarnası ve Filiz makarna İtalyan Barilla G.e.R Fratelli S.p.A. ve Japon gıda devi Nisshin Foods ve Marubeni Corporation’ın,

Cola, Fanta Amerikan şirketlerinin, şalgam, turşu suyu veya salataların vazgeçilmez sosları, limon ve nar ekşileri ile bir Türkiye klasiği olan Kemal Kükrer artık Japon Ajinomoto’nun,

Ülker Grubuna ait Çamlıca gazozu, Cola Turka, Sırma su firmaları, Japon DyDo Drinco Grubu’nun,

Bir kahve içeyim Starbucks’a gideyim dedin ithal,

Alkollü içecekler ve tütün mamülleri tamamına yakını Amerikan şirketlerinin,

Hazır çorba, bulyon, yemek harçları, puding, krem şanti, çikolatalı sos gibi ürünlerle ünlü Bizim Mutfak da artık Japon Ajinomoto’nun,

Pizza pazarı, ciklet pazarı, zeytin yağı pazarı da amerikalı firmaların,

İnek bizim, çayır bizim ineği biz sağıyoruz süt bizim ama sütünü şişeleyip bize satanlar, peynir yapıp bize satanlar hep yabancı, şimdi artık etler de ithal oldu, inekler de dışarıdan gelmeye başladı.

Soframız, yabancı şirketlerin kontrolünde artık. Yabancılar etimizi, sütümüzü, suyumuzu, unumuzu, yağımızı, tavuğumuzu, yumurtamızı, çayımızı, meyve ve sebzelerimizi neyimiz varsa ambalajlayıp bize satıyor.

Bir bardak su içeyim dedin bütün sular Nestle, Coca Cola, Pepsi ve Danone’ye ait. Hayat su Danone’nin, Damla su Coca Cola’nın, Erikli Nestlenin, Aqua ise Pepsi’nin, Sırma su, Japon DyDo Drinco Grubu’nun,

Evine biraz alış-veri yapayım dedin, Balık-Norveç, Fas, İspanya’dan, Nohut – Meksika, Hindistan, ABD, Arjantin’den, Elma – Şili, Sarımsak – Çin’den, Kavun, Karpuz ve kuru soğan – İran’dan, Kuru Fasulye – ABD, Kırgızistan, Kanada, Peru, Etiyopya, Mısır, Bangladeş ve Çin’den, Kereviz – İspanya’dan, Et – Çek Cumhuriyeti, Fransa, Sırbistan,Brezilya’dan, Bezelye – Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, Macaristan ve Almanya’dan, ithal.

Hastalandın yeni açılan şehir hastanelerine yada her zaman tedavi olduğun hastane’ye gittin MR cihazı, Röntgen, Tomografi gibi tıbbi görüntüleme cihazları, Ameliyathane ve solunum cihazları, Radyo terapi sistemleri, Fizik tedavi cihazları, işitme cihazları, optik cihazlar, protezler, ortezler vb. hep yabancı, hep ithal.

Dükkan kiraları, ev kiralarının çoğu dövizle, bazı satılan binalar dövizle,

Yabancıların istediği gibi tam bir tüketim toplumu olduk. Döviz kurlarında en ufak bir artış olsa bunların hepsi yedek parçasıyla birlikte artıyor. Peki o zaman TL ile aldığımız maaşlarla bu döviz ödemelerini nasıl yapacağız, nasıl geçineceğiz ? Bizler üretmez isek nasıl kazanacağız? Cari açığı ve işsizliği nasıl önleyeceğiz?

Tüm bunları önlemek için, yabancılara bağımlı olmamak için mutlaka milli sanayimizi kurmamız, ithalatı durdurmamız gerekiyor. Yoksa tüketim denizinde boğulacağız.

YERLİ VE MİLLİ SANAYİMİZİ MUTLAKA GELİŞTİRMEK ZORUNDAYIZ. MİLLİ SANAYİSİNİ KURAMAYAN TOPLUMLAR ASLA ÖZGÜR OLAMAZ, ANCAK GELİŞMİŞ TOPLUMLARIN HİZMETÇİSİ OLURLAR.

SANAYİCİLER OLARAK İNADINA YERLİ ÜRETİM, İNADINA MİLLİ ÜRETİM, İNADINA İHRACAT YAPMAMIZ GEREKİYOR.

Milli sanayisini kuramayan toplumlar asla özgür olamazlar…

Kaynak:
http://www.ilhamipektas.com/turk-lirasi-ile-maas-alip-doviz-ile-gecinmek-dr-ilhami-pektas/

Muhteşem bir yazı olmuş. Ellerine sağlık. Belki bu yazı sayesinde biraz yerli üretime dikkat çekebiliriz.

Maalesef üzücü bir durumdayız

Özellikle burada paylaşmak istedim. Yerli diye bilinen markaların %70i yabancıların elinde. Elimizde yerli marka ve üretici kalmamış neredeyse. Şu yazıyı okuduktan sonra ekonominin kötü olması değil de, hala ekonomi diye bir şeyin olmasına şaşırıyor insan.

Sürekli dış güçler dış mihraklar diyenler, yediğinizden içtiğinize, bindiğinizden oturduğunuz yere kadar yabancıların elinde. Ülke soyut olarak işgal edilmiş zaten. İşgaller sadece somut olmuyor. 21yy soyut işgaller devri. Her şeyimiz yabancıların.

Konu içeriği kesin yalandır (!)

Keyifle okudum...

muhteşem bir yazı, herşey gözler önüne seriyor maalesef

İşte yeni ve güçlü Türkiye.

Hocam sanırım ilk defa sizin konunuzu beğeniyorum :) Gerçekten güzel bir yazı paylaşmışsınız tebrik ve teşekkür ediyorum.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim konuda bulunan ürünlerin hemen hemen hepsinin alternatifi olan yerli ürünümüz var. Hatta bazıları burda ismi geçenlerden daha ucuz ve daha kaliteli olmasına rağmen ürün tanıtımı olmadığı için satışı gerçekleşmiyor.

Biz üretimden ziyade pazarlamada yükselmemiz gerek diye düşünüyorum. Ürünü pazarlayamazsa üretici, o ürün gelişmez belki üretimi durur.

Bir anı paylaşayım;

Torku'yu herkes hemen hemen beğeniyor ve güveniyor ama sorun şu Torku'nun her ürünü her yerde bulunmuyor. Bunun müsebibi ise Torku'nun pazarlama yönetimidir.

Mahallemizde bulunan bakkala ısrar Torku siparişi vermesini dile getiriyorum(samimiyetimiz var) ancak kendisi şunu söylüyor. Ürün getirmiyor, kalan ürünleri iade almıyor vs. vs.

Yani burada asıl amaç üretmekten ziyade müşteriye ulaşana kadarki o süreçtir.

Ayrıca çok beğendiğimiz ama ismi duyulmamış ürünleri konuda belirtirsek daha faydalı olacağına inanıyorum.

Beğendiğim Yerli Ürünler;
Naturalive-Doğal Deodorant (Diş macunu, temizlik ürünleri de satıyor.)
Tatdo dondurma (Özellikle antep fıstıklısı efsane)
Bereket Döner
Tema Banyo (Banyo ürünleri)

Yerli ürün yok olmadığı için insanlarımız neyi kullanacaklar yerli ürün üreten birçok firma satildi.Ve Herşey ithal ülkemizi yönetenler zannedenler saniyorki ithal ettiğimizde daha çok kazanacağız ama battik.Ve şimdide Yerli mali kullanın diyorlar yerli firma kaldım ki ?

Yok vestelmis yok yerliymis valla hiçbir şeyden anlamayan insanları neden ülkeyi yönetiyor anlam veremiyorum veremeyeceğim de

Katma değersiz ürün ürettiğiniz sürece ekonomi sürekli batmaya devam edecektir. Bir markanın ismini duymamışsa çoğu kişi bu o ürünün kaliteli olduğunu fakat reklam konusunda yetersiz olduğunu göstermiyor ne yazıkki. Ha diğer bir ihtimal var o da daha vahim ki, kaliteli ürün üretiyorsanız ve isminiz duyulmuyorsa demek ki devlet destek vermiyor. Keza Adıyaman tütününü yasaklatıp bu ülkeyi Amerikan tütün şirketlerine esir eden de devletin ta kendisidir. Adıyaman tütünü zararlı diyorlar yöneticiler, Amerikan menşeili tütünler mineral vitamin aminoasit deposu mu? Onlar birde sigara kağıtlarına şeker sürüyorlar ve bağımlılık yapıcı bir ton madde içeriyor. Bu çok basit bir örnek. Yani konunun özeti üretim evet fakat katma değerli, yüksek sanayi teknoloji ürünleri üretmek.

1980lerde Türkiye, korenin kişi başı yıllık milli gelirinden daha fazla kişi başı yıllık milli gelire sahipti. Kore 10 senelik kalkınma planlari yaptı biz gerileme dönemine girdik. Bir takım gerici zihniyetler ülkeyi ele geçirdi. 1980den sonra kademe kademe gerileme dönemi başladı. Son 17 18 senedir 550 milyarı aşkın borç batağina saplandı ülke. Elde ne kadar değerli şirket varsa satıldı. Kalanlar bankara yem edildi. Büyük bir kısmı battı hala batıyor.

Kore ne yaptı? Sürekli gelişti 1990 2000 2010 2020 adamlar uçtu. Bunlar hep teknolojiyle bilimle, düzgün eğitimle en önemlisi halkına insanına şirketlerine yerli ve milli genç beyinlere şans veren bir devletle mümkün olabilir.

Ha bana göre su saatten sonra kimsenin bir şeyler yapıp ülkeyi kalkındıralım amacına girişeceğini düşünmüyorum. Öyle bir niyet olsa vekil maaşlarına kadar kemer sıkmaya gidilip, acilen ar-ge, tarım ve teknoloji desteği verilirdi. Herkes durumdan memnun.

Bir çırpıda bana 1 tane dünyaca tanınan Türk markası sayın desem sayamazsınız mesela ama mesela tayvan, basit bir ülke gibi geliyor di mi? Ben size bir çırpıda dünyaca tanınan 20 tane tayvanlı marka sayabilirim mesela. Adamlar üretiyor. Ama öyle tıttırık üretim değil bu, katma değeri yüksek, yüksek miktarda yerlilik içerek ve sürekli gelişen teknolojiye ayak uydurarak üretim yapıyor. Torku morku bu ülkeyi kalkındırmaz. Ha destek verin verelim ama denizin içindeki bir damla su bile değil torku. Şeker Fabrikaları satıldı, bugün o cikolatalara şekerlemelere ne konuyor biliyor musunuz? Bu ülkede dünya genelinde kullanılması yasaklanan veya minimuma indirilen zehirlerin çoğu bolca kullaniliyor. Ne gibi? Palm yağı gibi glikoz gibi, mısır şurubu gibi.

Şu saatten sonra satılan şirketleri geri almaya kalksak onlarca yıl sürer. Benim anlamadığim ve delirene kadar düşünmekten kendimi alıkoyamadığım konu şu.

Bu ülkeyi sadece halkın bir kesimi mi düşünüyor? Yani bu gerileme, şirketlerin batması, yerli şirketlerin çoğalamaması kimseyi rahatsız etmiyor mu?

Yani İsraile tepki olsun diye bayrak yakıp, kola döküp kola şisesi bıçaklayan halk, yediklerinin içtiklerinin kaçta kaçının israilden geldiğini ya da bu ülkeye israilden neler girdiğini bilmiyor mu? Ben söyliyeyim bilmiyor. Çunkü medya bomboş, saman balyası gibi, gerçekliğini somutluğunu yitirmiş, ülkenin geldiği durumdan bihaber. Bu ülke bilinçli halkla ancak bir yere gelebilir.

Bu konuyu neden açtım?
1-Dolara kafa tutuyoruz diyenler neyin içinde olduklarıni anlasın diye
2-Doları bırakıp TL'ye geçelim diyenler nasıl bir ütopyada yaşıyorlar, görsünler diye
3-Dış güçler diyenlere "dış güçler yediğiniz yemekten içtiğiniz suya kadar size yakın" diye göstermek için.

Komplo teorilerini bir yana bırakıp, gerçeklere dönmenin vakti bence. Sanayi 4.0ı kaçırdık zaten bari ülkeyi koruyalım.

Edit: Mobilden yazıyorum, yazım hataları olabilir.