evimkitap adlı üyeden alıntı

Abi sizin durum çok vahimmis Istanbulun hangi ilcesindesiniz çok merak ettim ben Pendikteyim bu dedikleriniz çok üzücü sonuna kadar hak veriyorum iş yapmayı düşünen insanları da uyarmanizi çok samimi buluyorum. Ama sizin dediginiz üst klasman abi. Ben daha alt seviyede işlerden bahsediyorum. Mutlaka çalışmak zorundayız öyle değil mi ? Bir ise giriyoruz peki girdigimiz iş ticaret yapmıyor mu ? Veya hizmet sektörü olsun, bir işletme mi ? Onlar nasıl ayakta duruyor? Şansa inanırım abi ama şanstan ziyade doğru çalışma disiplinini uygulamayı hedeflerim. Örneğin bir çiftci önce ekecek ektiğinin suyunu verecek bakımını yapacak sonra dua ederse eder. Biz işimizi doğru yaparsak kazanırız, en azından bir ise girip hayatımızı mahvedecek şartlarda çalışmaktansa aynı parayı bu şekildede kazanabiliriz? Abi ben size sadece şunu sormak istiyorum. Bir insan ise girdiğinde ne kadar alabilir ? 3 bin 5bin ? Şimdi bir soru daha soruyorum, bu paraları yapılabilecek,surdurulebilecek bir ticaretle kazanamaz mi? Bütün mesele bu.


Avcılardayım.

Alt seviye üst seviye yok. Tama benim iş üst seviyeydi o zaman. ama şu anda klasik bir küçük esnafım.

Dönenler nasıl dönüyor. Bu konuya ilk yazdığım mesajda da yazdım. Sıfırdan kurarsan 2 sene bunalıma ve ailene yansıtacağın bu duruma hazırlıklı olmalısın diyorum. 2. sene sonunda eğer portföy oluşturmuşsan ve işini kaliteli yapıyorsan sonrası gelme ihtimali olabilir. (büyüme anlamında)

Yapanlar nasıl yapıyoooor. Bireysel çalışmak çok kötü bir kere bunu söyleyeyim. örnek vereyim bilişim dükkanı açtın. web tasarım, pc tamir vs. gibi. diğer mesajlarımda yazdığım bütün olumsuzlukların üzerine her şeyden sorumlu olduğunu ve tek başına yapmak zorunda olduğunu anlaman lazım. madde madde sıralayamam şimdi burada ama az çok tahmin edersin. her şey ile ilgilenmen gerekecek. çaycı da sensin, kuryede sensin, ustada sensin, patronda sensin :) ne yaparsan yap hiç bir şeyi layıkı ile yapamayacaksın. adam alsan maaşını ödeyemeyeceksin. vs.vs.

Şimdi burada siyaset veya din dil ırk ayrımı yapmak istemiyorum. Yazdıklarım beni bağlar. Bu paragrafa olumsuz cevap gelmemesini rica ediyorum. Ancak ben araplara (suriye, ırak vs.vs.), afganlara, filistinlilere yağmurlu havada su vermem. Şu anda inşaatından tadilatçısına, servisçisinden motorcusuna tekstil atölyesine her yerde bunlar var. bu adamlar ne kadara çalışıyor. Türk işçilerin yarı fiyatına. Üstüne bir de sigortasız çalışıyorlar. Bir önceki mesajımda ne dedim. Çalmazsan, usülsüzlük yapmazsan kazanamazsın. 12 elemanı olan bir tekstil atölyesinde işten çıkarılan 12 kişinin yerine 12 tane suriyeli girdi. sence burada kim kaybetti? kim kazandı?

bu tek bir örnek.

burnumun dibinde oldu bu olay. alt komşum tekstil atölyesi açtı. zaten işin içindeydi. aslında senin açtığın konuya cuk oturuyor. çocuğu yıllardır tanıyorum. bizim semtin çocuğu. pazarcılık yapıyor. iç çamaşırı işinde. klasik bildiğin don atlet yani. ben bildim bileli cebinden para eksik olmaz. keyfine land rover alıp biner sonra satardı. pazardaki malını merdiven altı evinin bodrumunda 2 kişiyle birlikte diker ekmeğini kazanırdı. kaçak iş yani buda aslında. vergi levhası yok. malını diker pazarda satar.

2 sene önce ismini vermeyeyim türkiyenin en büyük iç çamaşırı firmalarından birine çalışma kararı aldı. benim dükkanın altına atölye kurdu. fason olarak iş yapmaya başladı. kendisi dahil 12 kişi (Türk) çalışıyordu. pazara elemanını göndermeye başladı kendisi gidemedi buradaki işlerden. 12 kişi her gün bizim buradaki esnaf lokantasında yemek yiyiyordu.

deli gibi mal gelip gidiyor. dikiyorlar gönderiyorlar. bende mutlu oldum. semtin çocuğu canavar gibi iş yapıyor helal olsun dedim. her gün bir kamyonet mal gelip gidiyor.

4 ay sonra işçilerin yemeklerini evde annesine yaptırıp her öğlen tencereyle dükkana taşımaya başladı. sordum hayırdır diye. abi kalabalığız böyle maliyet yarı yarıya düşüyor dedi. o böyle söyleyince ben daha da sevindim. tutumlu çocuk afferim dedim.

8 ay sonra kirasını aksatmaya başladı. (mal sahibi benim) 1 sene sonra bana borcu olmasına rağmen benden para istedi. sonra dertleştik biraz. zararın neresinden dönersin kardır misali 1 sene 1 ay sonra çıkarttı bütün işçileri kapattı dükkanı. çok cüzi bir rakama 8 - 10 bin liraya kurduğu atölyeyi 1 sene 1 ay sonra 80 bin zararla kapattı. bunun sebebi her şeyini düzgün yapması. vergi levhasını almak zorunda kaldı. işçilere sigorta yatırmak zorundaydı. her gün yemek vermek zorundaydı. dövizdeki dalgalanma anlaşma yaptığı firmayı bağlamaz aynı şartlarda dikime devam etmen lazımdı. vs.vs.vs.

karşı binamızın altında da bir atölye var. orada 17 kişi çalışıyor. aynı işi yapıyorlar. ürün farklı. mont yelek falan dikiyorlar. pazarları yok. ihracat ürünü. paraları da peşin gelmiyor. 45 90 gün vade. hepsi suriyeli. patron Türk. yıllardır işini yapıyor. ama suriyeliler 1500 1600 e çalışıyor. Türk ustalar 2200 3000. + sigorta.

şimdi burada hata nerede? kime ne dert yanacaksın. kime ne söyleyeceksin. kimden hesap soracaksın. soracak yer belli de takan var mı?

bu sadece senin mesajındakine örnek. binlerce örnek veya madde yazarım da yeter artık. ben bu konu altına mesaj yazmayacağım. zira canım fazlası ile sıkıldı. eski günler ve mevcut durum baya bir yordu beni. işin özünü anlatabildim sanırım.

ben felaket tellalcısı gibi görünebilirim. ancak yaşadıklarım bunları yazmaya itti beni. tabi ki yaptığınız işte başarılı olma şansınız da var. ama ben bu başarı yüzdesini çok çok çok düşük görüyorum. içinde bulunduğumuz şartlarda geleceğe dair hiç bir iş yapılamaz diye düşünüyorum. iş yapılacak tek sektör var. oda gıda sektörü. fastfood. oda geçici olur. çok stresli yoğun ve masraflı iş. ama para kazandırıyor. bu işte eşşeklik başka hiç bir şey değil. milletin ağız kokusunu kaprisini çekip paranızı toplayıp belli bir süre sonra saçlarınız beyazlamış şekilde bırakırsınız. ama para kazanırsınız.