25.09.2019 hayatımın en zorlu günlerinden birisiydi.
Bilenler vardır, bundan 10 ay öncesinde hala olduğumu ve mutluluğumu burada paylaşmıştım. Aynı evi paylaştığımız için 10 aydır bir fiil yeğenimle ilgilenmekteyim. Öyle ki ona olan bağım, ona olan tutkum bir ömre bedel.
Annem, yeğenim ve gelinimiz bebek arabası ile bir yerlere gitmek için evden çıktılar. Hatta yeğenimi arabaya koyup evin önünde bir iki tur attırıp by by ederekten ve öperekten hepsini yolcu ettim. Eve girip mutfağa geçmemle aradan 1 dakika dahi geçmeden annemin araması bir oldu. Telefonu açtığımda ağlayarak ''Çabuk okulun oraya koş çabuk'' diye feryat etti. Kaza yaptılar annem iyi ama yeğenimle gelinimiz iyi değil diye anında kalbime bir his geldi. Aynı anda ambulans sesi de gelmezmi. Bu kadar büyük bir kaza 1 dakikada nasıl olur, nasıl aynı anda ambulans olur. Nasıl koştuğumu, nasıl bağardığımı komşularımız anlatıyor.
Evimizin 100 metre yakınına pazar kuruluyor ve yol çok daraldığı için araçlar haliyle zor geçiyor. Henüz köşeyi döner dönmez karşıya geçecekler aslında fakat otobüs üstlerine geliyor ve bebek arabasını tekerin altına alıyor. Gelinimiz bebeğin üstüne kendini siper ediyor annemde o arabanın altında kaldı sanıyor. Annem bebek arabasını sürdüğü için otobüs arabayı çarpınca kadın düşüp bebek arabasının altında kalıyor. Gittiğimde öyle bir kalabalık var ki uzaktan yine kalbinize iner görseniz. Ağlamaktan anlatamıyorlardı, annem sadece benim sinirli bir yapıya sahip olduğumu bildiği için ''Adamın suçu yok, kızma adamın suçu yok'' dedi. Sağlık ocağı çok yakındaydı ve hemen gelinimizi oraya götürdüm (Çünkü 7 aylık hamile).
Otobüsü başka bir taksi sıkıştırdığı için kaldırıma çıkmak zorunda kalmış. Tahminimizce kaldırıma bakma şansı dahi olmamış adamın. En azından başlarındaydı ''Hastahaneye gidelim mi, çocuğun bir şeyi var mı abla?'' şeklinde destek olmaya çalışıyordu. Kaldı ki çarpan otobüs şoförü de tir tir titriyordu. Kaza bu hiç kimse istemez elbette ki böyle olmasını. Herkese tek tek ''Sakin ol, otur'' dedim. Anneme, gelinimize ve şoföre. Plakasını aldım ''Neden şimdi plakayı alıyorsun ki?'' dedi. ''Allah'tan da mı korkmuyorsun? Bunlardan birine bir şey olduğunda ne olacak? '' şeklinde bir söz kullandığımı hatırlıyorum. O esnada kalabalığa da ''Siz bir açılın, şurayı bir açın düşünelim'' şeklinde sakince uyarı yaptım. Evet bir kaza olmuş, herkes bağırıyor, ağlıyor. Fakat bu kadar boş meraklı kalabalık neden bizim kültürümüzde yaygın yahu?
Olayı böyle uzun uzadıya anlatıp şurada birkaç kelam olsa da içimi dökmek istedim. Herkes korktu, bağırdı, çağırdı. Fakat ben hala ağlayamadım bile. Şükür ki sadece yeğenimin bebek arabası kırılmış (Cana geleceğine mala gelsin) ve bebeğin ayağında otobüsün tekerinin gelmesinden dolayı ufak bir sıyrık oluşmuş (Ki bunu o kalabalıktaki insanların ''Çocukta bir şey yok, çocuk iyi'' demesi yüzünden o an fark edemedim. Belki de o boş kalabalık ''Çocuk iyi'' demese ben de kontrol edip fark edebilirdim.
Olay anında bende şoka girdiğim için polis çağırmak, ambulans çağırmak ya da şoförün verdiği numarayı arayıp doğru olup olmadığını kontrol etmek aklıma gelmedi. O an adam ''Benim numaram neydi ya'' diyerek etraftakilere soruyordu ve bana verdiği numarayı sonradan aradığımızda alakasız birine ait olduğunu öğrendik. Bunu bilinçli mi yaptı, bilinçsiz mi bilemiyorum. Fakat o kaza bu şekilde ucuz atlatılmasa idi bir günde 4 yakınımı birden kaybetmiş olacaktım (Allah'ım esirgesin).
Son olarak bu olayın beni ve ailemi ne kadar etkilediğini tarif edemem size. Ancak şunu hayatımda ilk kez anladım ki 1 dakikanın insan hayatında büyük bir önemi var. 1 dakika öncesinde gördüğünüz bir aile yakınınızı, arkadaşınızı ya da komşunuzu köşeyi döndüğünde göremeyebilirsiniz. Hayat dakika değil, saniyelerin ucunda. O yüzden sevdiklerimize daha sıkı sarılmak, boş şeyler için kimseyi üzüp kırmamak ve hayatın değerini bilmek gerekir.
Lütfen sevdiklerinize sevginizi göstermeyi ihmal etmeyin. Yeğenime de dualarınızı bekliyorum.