süper blog :)) ahh ahh bizim zamanımızda blog mu vardı... bu kız büyüyünce de o zamanki anneler bir şey yapar ve o "aahh ahh bizim zamanımızda o var mıydı" der. bilmez ki onun annesi ona blog tutmuştur ve çok şanslıdır. belki de bizim de bilmediğimiz şanslarımız vardır. neyse çok düşsel bir cümle oldu :D
@mert canatan:
işin aslı şuymuş:
Eda sıkılıp geçiyor salona, ben başlıyorum arta kalanları toplamaya.
Arada bir gelip gidiyor yanıma, elinde oyuncakları, gözü televizyonda...
Yine bir sessizlik anında, korkarak uzatıyorum kafamı salona:
Yine elim ağzımda, içimden ona kadar sayarak, kendimi pek zor tutarak sakinleşmeyi bekliyorum bir kenarda.
Ne ara, nasıl aldıysa, o kilitli dolabı nasıl açtıysa, sımsıkı jelatini nasıl yırttıysa, koltuklar, halı, her yer simsiyah çaya bulanmış durumda.
Bir yandan da eliyle saçmaya devam ediyor etrafa...
Bizim salon Rize'yi aratmayacak havada...
Yine en sertinden bir bakış, azıcık yüksek tonda bir uyarışla süpürge çıkıyor bu kez piyasaya...
Çaylara basıyor, süpürge çalışmıyor.
El çabukluğuyla çayları saçıyor, süpürge çalışmıyor.
İçten ona saymalar, yutkunup durmalar kar etmiyor, ağladım ağlıyacam sinirlerim bozuluyor.
Bir kısmı elle, bir kısmı şarjlı süpürgeyle, her yanım kan ter içinde, yarım saate yakın bir süre, bu sıcakta, bu yorgunlukta, bu Cuma akşamında anca temizleniyor çaylar...
Yine özür dilerim, bir daha yapmıycam başlıyor asık suratım yüzü hürmetine...
Anlatıyorum, konuşuyorum, affediyorum netice itibariyle.