A.B.D nin, ortadoğuda gerçekleşen her tip olayı bir fırsat olarak gördüğünü düşünürsek, "Birleşmiş milletler güvenlik konseyi" yada "nato" adı altında, kuruluşuna tam testek verdiği sözde barış kualisyon gurupları ile ülkelere askeri müdehaleler yaparak, kendi çıkarları doğrultusunda oluşturduğu yeni A.B.D yanlısı hükümetler için ilk adım planı hayata geçmiş oldu.
Basitçe: bir ailenin, aile içi problemlerine kanunlar çerçevesinde ve yapıcı etkiler ile müdehale faydalı olabilir. Heleki ailede şiddet varsa, tarafsız bir müdehale makul olabilir.
Ama aileye baskı ve dışarıdan şiddet uygulayarak "aile içi barış temin ediyoruz" derseniz, bunu diğer ortadoğu masallarınız gibi hiç kimse mazur yada haklı görmez.
Daha önceki yıllarda A.B.D nin müdehale ettiği ülkelere "demokrasi ve özgürlük getireceğiz" vaadlerinin ne denli anlamsız olduğu ve işgal ettiği ülkelelerin ekonomik ve sosyal açıdan nasıl zayıflattığını gördük. Dahası işgal ettiği hiç bir ülkeden de geri çekilmiş durumda değil. Çünkü, petrol gibi, yer altı kaynakları gibi gerekli maddi birikimlerini yeterince sömürmüş durumda değil.
Hal böyleyken akla yüce rabbimin kuranda belirttiği gibi: "Allah insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder." (en-Nisâ, 4/58) ayeti tamda yerinde bir öneri olur diye düşünüyorum.
A.B.D, taşkın siyasi yaptırımlar ve müdehaleleri ile bir süper güç olarak "adaletli hükümler" ile aracılık yapmadığı sürece Allah ömür verir ise, ne gibi bir akibete maruz kalacak, hep beraber göreceğiz.
"Bu ifadeler kişisel yorumlarımdır."