Ne Olacak Bu Türk Yazılımcıların Hali

Evet kardeş kanıtlarım var. Diskleksi hastalığı nedir bilir misin? İnternettende araştırabilirsin fakat ben sana yazayım.

"Disleksi, en sık rastlanan öğrenme bozukluklarından biridir. Ancak zeka ile hiç bir alakası yoktur. Asıl sorunları hafıza ve dil ile ilgilidir. Disleksi olan kişiler her şeyi unutur ve dil ile ilgili derslerde sıkıntı çektikleri bilinmektedir."

Kaynak : Wikipedia

Aşağıda da Disleksi Problemi Çeken Ünlü İlim İnsanları ve Sözleri.

Benim karşıma dar fikirlerle çıkmayın...

Ünlü Disklektiklerden Sözler

Öğretmenim sersemin teki olduğumu söylüyor, babam da aptal olduğumu düşünüyordu. Bense artık budalanın teki olduğuma karar vermiştim.
Thomas Edison /Bilim adamı

Öğretmenlerim aklımın yavaş çalıştığını, asosyal olduğumu ve ölene kadar aptal rüyalarımın peşinde sersemce savrulacağımı söylüyorlardı.
Albert Einstein /Bilim adamı

Okuma güçlüğü çeken bir bilim adamını, bilimsel becerileri olmayan bir okur-yazara tercih etmelisiniz.
Leonardo Da Vinci/Sanatcı-Bilim A.

Okul yıllarında kendimi oldukça bezgin ve cesaretim kırılmış hissederdim. Kendini sınıftan tamamen dışlanmış veya yarışın en sonunda hissetmek berbat bir duyguydu.
Winston Churchill/Devlet adamı

Ailedeki en yavaş kişi olduğumu düşünürdüm. Korkarım oldukça haklıydım ve bu gerçeği kabul etmem gerekiyordu. Yazmak ve hecelemek benim için kabustu. Yazdığım harfler asıllarından çok farklı oluyordu. Okuma ve telaffuzum da felaket derecede kötüydü.
Agahta Christie/Yazar

Dikkatimi toplamak konusunda kendimi eğitmem gerekiyordu. Daha iyisini yapabileceğimi ve aynı zamanda daha iyi okuyabileceğimi herkese göstermekti dileğim.
Tom Cruise/Oyuncu

Okulda hep kötü notlar alırdım, C’ler, D’ler ve F’ler… Sonunda okuldan kaçtım. Öğrendiğim her şeyi dinleyerek aklıma sokmam gerekiyordu. Bu da beni çok zorluyordu. Karneme hep potansiyelimi tam anlamıyla kullanamadığım notu düşülürdü…
Cher/Şarkıcı, Oyuncu

Daha cok dosya ve benzeri paylaşımlarda bulunanların sorunlarından bahsetmişsin. Programcılarla ne alaka hala çözemedim ama neyse :)

Böylesine sığ bir tartışmaya girmemek adına sildim yazmış olduğum yorumumu, başarılı insanların disleksi hastası olduğundan dil ile ilgili sorunları olması bu durumun böyle olması gerektiğini kanıtlamaz, her neyse, uzatmıyorum herkes dili veya imlayı istediği gibi kullanabilir karşısındakine kendisini o çerçevede anlatabilir haliyle ona göre de muamele görebilir, belli ki arkadaşlar bi einstein seviyesinde bilim adamı yada Mark gibi başarılı ve dünya çapında kendini kanıtlamış proje sahibi ki dil konusundaki eksikliklerini (eğer varsa) kapatabilir :) Belki bir gün iş için karşıma gelirse bunu savunan birisi o zaman daha iyi anlatabilirim durumu ona :) kalın sağlıcakla.

Onlar disleksi hastası olduğu için dil ile ilgili sorunları var diyelim. Peki ya hiçbir hastalığı olmadan dil ile ilgili sorunları olanlara ne demeliyiz? Öğrenme bozukluğuna dair raporunuz olduğunda kimse gelip "Düzgün Türkçe konuşsana" demez; çünkü raporunuz olduğunu, bir sorununuz olduğunu bilir. Öğrenme bozukluğu olmadığı halde, internetteki saçma sapan dil kurallarını sağdan soldan görerek devam ettiren kişiler asıl sorun.

Örneğin; -(e)bilmek eki ayrı yazılmaz. Fakat internetteki her 10 kişiden 7'si ayrı yazıyor. "Yapabilirim" değil de "yapa bilirim" gibi yazıyorlar. Bu adam "yapa" kelimesini mi biliyor?

Gördüğün gibi "yapa bilirim" yazıldığında bunu biz anlayabiliriz. Bunda hiçbir sorun olmayacaktır; ama bilgisayar anlamaz. Bilgisayar bunu yorumlarken "yapa" kelimesi ile "bilirim" kelimesini ayrı ayrı yorumlayıp "yapa" kelimesini "bilmek" anlamına getirir. Bilgisayar ile anlaşmak için düzgün bir Türkçe (artık hangi dil kullanıyorsanız) kullanmanız şart. İnsanlarla anlaşmak için böyle bir şeye tam anlamıyla gerek yok, ama bilgisayar için -kesinlikle- var.

Bunu bir web yazılımcısı olarak diyorum. Bilgisayarlar insanlar kadar zeki değiller. Ne dediğinizi siz düzgün anlatmazsanız onlar anlamazlar. Bu yüzden "amaan, alt tarafı bir dil. Derdimizi anlatabiliyoruz ya gerisi sorun değil" moduna girmeyin. Derdinizi anlatamıyorsunuz; biz anlıyoruz.

Konu daha çok edebiyata kaymış, bir kaç bir şey soracağım. Önce kimler adam gibi destek oldular, hatta hata bildirdiler? Dürüst olalım, ben mesela bir iki sefer bildirdim.

"İşe Türk gibi başla, Alman gibi çalış, İngiliz gibi bitir" şeklinde özlü bir söz mevcut. Türkçe web sitelerinden para kazanmak zor. Bunun dışında Türk insanının keyfi alışveriş yapMAması yada dişçiye bile para vermekten kaçınması girişimcileri ister istemez para kazanamayacakları şeklinde bir ön kabule sürükleyebiliyor. Sorumsuzluk bir başka faktör. Peki bu programı kullananlar ne olacak kısmı kimsenin umurunda değil. Boşa kürek çekme hissiyatının altında yatan diğer nedenleri ben de merak ediyorum. Bu konuda derinlemesine bir araştırma yapılması lazım.

Meseleye bambu ağacı gibi bakmak lazım belkide. Bambu yetiştirilirken ilk 5-6 hafta filiz dahi vermez. Sonraki süreçte ise 27-28 metreye kadar çok kısa bir sürede uzar. Programcılığı da buna benzetiyorum. Programı yazmak kodlamak belki tamamlanacaktır ancak iyi sonuç almak için sabır ve sebat gerekir diye düşünüyorum. Zira çıkan sürüm ilk yıl indirilmezse bile başkaları için ana kaynak olarak sonraki yıllarda kullanılabilir...

Türkçe olayına gelirsek şahsi fikrim şudur ki; eğer ileride Türk Yazılımcı diye bir tabir oluşturmak isteniyorsa, Türkçe'nin esintilerini kodlamada olmasa da arayüzde mümkün mertebe kullanmak gerekir. Bunu da Türkçe imla kurallarına hakim olmadan ne derece yapabiliriz orası meçhul...

Dil anlaşmak içindir doğru. Ancak konuşmadan anlaşabilme şansımız da vardı... Dil mirasımıza sahip çıkmalıyız.

Birak ne halleri varsa görsünler. Yaptiklarina kendileri değer vermiyor , biz ne yapalim ne halleri varsa görsünler. Kalanlar bizimdir.

"Bekle başarılı olur." Beklesinler tamamda niye ve nasıl? Zaten bu sektörde başarı hikâyesi az. Başarı hikâyesinin az olması insanların durum değerlendirmelerine yansıyor. Dışarıya oranla çok küçük olan yatırım miktarları da başarı hikâyelerinin azlığıyla sektörden iyice uzak durma eğilimindeler. Bir proje işleyen gelir modeli yokken yada yatırımcı ayağıyla finanse edilmeden sürdürülebilir değildir. Yazılım ciddi zaman sermayesi ister. Yazılımcı bu zamanı neyle finanse edecek? Bu süre zarfında kirasını cep telefonunu market alışverişini kim ödeyecek? Çevresinde uzun süre zorlandığı için başarılı olmuş örnekler de yok. Yazılımcı dediğin realist olur.

for(int i=0;i{
Man man=new Man(MessageSenderList[i]);

if(man.IsProgrammer)
{
MessageBox.Show("Write your program");
}
else
MessageBox.Show("Why you talking about this!");

}

Der ve geçerim...

Not:Programcılık dediğin konuşma diliyle değil programlama dili ile belli olur...