Roycolt adlı üyeden alıntı

Baştakiler interneti sansürleme kararı alacağına, köylüye yardım etmek için çaba sarfetsinler. Burada insanlar rahat rahat istedikleri gibi, istediği yerlere gidebiliyorlar. Fakat hayat, orada o kadar adil değil malesef. 2 sene doğuda yaşamak zorunda kaldım ve orada ki hayatın nasıl içler acısı olduğunu gördüm. -10, 15 derece çıplak ayakla okula gitmek zorunda olan çocuklardan tutunda, 65-70 yaşında ki ninelerin evde çocukları üşümesin diye o soğukta sırtlarında odun taşımasına kadar.



kapitalist sistemde hükümetler halkın alt seviyesini değil kendi çıkarlarını ve varlığını öncelikli bulur. o yüzden devlet 3 yaşında bir çocuğun soğuktan donarak can vermesini değil, internette haklarında yayınlanabilecek bir yolsuzluk, rüşvet belgesi gibi şeylerle ilgilenerek bunlara karşı sansür mekanizmaları geliştirirler.

şehirli masum halkım da bu yüreğine kor düşen ailelerin feryatlarını, çırpınışlarını, sokağa dökülüp isyan edişlerini gördüğünde medya propagandaları sayesinde hemen malum terör örgütü ile bağdaştırarak bu insanları afaroz eder ve empatiden yoksun şekilde yargılarlar.

müslümanım diyen bir toplumun "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" (Hz. Muhammed) sözünü unutarak şehir karmaşası içinde her fırsatta metrobüste dahi rakiplerini ezerek geçip başarıya ulaşma çabalarının da, hükümetin bu tarz zulümlere bazen göz yumması bazen kendi eli ile icra etmesi de (bkz:uludere katliamı, reyhanlı bombalı saldırısı) islam dininin ruhu ve Kuran'ın sözü ile uzaktan yakından alakası yoktur.

yolsuzluk operasyonu sonrası "bir babanın oğlunun gözaltına alınmasından daha büyük bir acı olabilir mi ?" demiş bülent arınç. sermaye sahibinin, güç sahibinin gözü görmez işte bu babanın acısını. çünkü onun için hayat kendi ve ailesi çevresinde bencilce dönmektedir.

"Bir zulümü engelleyemiyorsanız en azından onu herkese duyurun." Dr. Ali Şeriati'nin sevdiğim sözlerinden biridir. Halk zulümlere sesini yükseltmedikçe iktidar ve sermaye sahipleri kendi bencil arzuları ile halkı sömürmeye ve nice çocukların soğuktan, açlıktan ölmesine, nice babaların evine iftarlık götüremediği için intihar etmesine göz yumacaktır.

bence en büyük yanılgımız zulümleri ve problemleri temsili demokrasi ile seçtiğimiz otoritelerin çözeceğine veya çözmesi gerektiğine, bizim de uslu uslu evimizde oturup onları beklememiz gerektiğine inanmamızdır. ama onlar hiç bir zaman bizi umursamazlar. dünyanın her yerinde bu böyledir.

"Hazır ol'da değildik, Rahat da durmayacağız." Malcolm X'in en sevdiğim sözü ile vicdan sahibi tüm insanların artık rahat koltuklarından ve yataklarından feragat edip bişeyler yapması gerektiği fikrine davet etmek istiyorum.