Son on yılın belki de en çok konuşulan teknolojik yeniliklerinden bir tanesi bulut bilişim. Her ne kadar pek çoğumuz hala “Bulut bilişim ne ki ?” sorusunun cevabını tam bilmesek de, ezbere iyi olduğunu düşünüyoruz.
On kullanıcıya “Bulut nedir ?” diye soracak olursanız alacağınız cevap muhtemelen “Dosyaları internete atıyoruz işte, her yerden ulaşıp indiriyoruz” olacaktır. IT sektöründe bu soruyu sorduğunuzda donanım sorunlarını unutturan, yazılımla uğraşmayı gerektirmeyen, yedeklemesini istediğiniz zaman kendi kendine yapan, teknik desteği aldığınız ve aynı zamanda sunucularından çiçekler açan bir ütopik alan tanımlaması göreceksiniz. Tabi IT ekibi amatör ve yeni bir ekip değilse.
Bulut kelimesi o kadar çok kullanılmaya başladı ki, artık herşeyi bulut sanıyoruz. Bunun sebebi de bulut kelimesinin insanların beyninde çok iyi bir imaja sahip olması. Vikipedi’de ise bulut bilişimin tanıma aynen şöyledir; “Bulut bilişim ( Cloud computing ) veya işlevsel anlamıyla çevrim içi bilgi dağıtımı; paylaşımlarını sağlayan hizmetlere verilen ad. Bulut bilişim bu temel kaynaktaki yazılım ve bilgilerin paylaşımını sağlayarak, mevcut bilişim hizmetinin bilgisayarlar ve diğer aygıtlardan elektrik dağıtıcılarına benzer biçimde bilişim ağı üzerinden kullanılmasıdır.”
Doğal felaketler gibi, sanal felaketler de var !
Bulut servisleri firmalara ve kişilere 7/24 hizmet vaad ediyor. Bu da demek oluyor ki her bilgiye her daim istediğiniz gibi ulaşabiliyorsunuz. Fakat daha önce ABD’de yaşanan ve bizim de adını duyduğumuz Sandy kasırgası bu teoriyi tamamen çöketmişti. Ülkenin belli kısımlarında internete erişimler tamamen kesildiği için insanların buluta erişmeleri ise hayaldi.
Doğal felaketler dışında İSS ( İnternet Servis Sağlayıcı ) sorunları da buluta erişiminizin önüne geçebilir. Bu yüzden ülkemizdeki internet servisinin durumu düşünüldüğünde özellikle 7/24 erişim gibi bir şey söz konusu değildir. Birden fazla servis sağlayıcı ile çalışabilirsiniz tabiki, fakat bu sefer de doğal bir felaket anında iki servis sağlayıcının da “uçma” ihtimallerini de unutmamak gerekir.
Bulut Servisleri dokunulmaz değildir
2009 yılında ABD’nin en ünlü operatörlerinden olan T-Mobile’in sunduğu Sidekick telefonlar, tüm verilerini uydu üzerinden saklıyordu. Kullanıcıların takvimleri, kişi listeleri, e-posta adresleri ve bilgileri ile SMS’leri çöken bulut servisinden etkilendi. Daha sonra Microsoft tarafından satın alınan Danger INC tarafından sağlanmaya başlanan servis tekrar “gümleyince” kullanıcılar verilerini bir süre için kaybetti. Daha sonra yapılan açıklamada ise, Microsoft’un satın almadan sonra Hitachi ile anlaşıp, SAN güncellemesi yapacaktı.
Normalde böyle işlemde veriler tamamen yedeklenir, fakat Microsoft ve Hitachi bu büyük adımı atlamıştı. T-Mobile bu durum sonunda kullanıcılara ücretsiz bir aylık servis, 100 dolar değerinde hediye kartı ve tazminat ödemeden telefonları iade etme seçeneğini bedavadan sunmak durumunda kaldı.
“Bulut Salaklıktan Ötesi”
Bu sözler sivri çıkışları ile bilinen GNU oluşturucusu ve açık kaynak destekçisi olan Richard Stallman‘a ait. Bulut bilişimi “salaklık” olarak tanımlayan Stallman, “Tam bir pazarlama tuzağı” olarak görüyor. Bulut servisler Richard Stallman’a göre zaman içinde maaliyetleri artan, insanların verilerini kendi ellerinde tutmalarının daha doğru olacağını belirten açıklamalarını dile getiriyor. Yasal olarak bir terslik çıkması halinde kullanıcılarının verilerinin sahibi olmadığının ortaya çıkacağını ve bu dosyaların gizliliğinin de garanti olmadığını savunuyor.
Stallman teknoloji dünyasında buluta karşı çıkan ilk isim de değil ayrıca. Oracle’ın ünlü kurucusu olan Larry Ellison‘da ilk zamanlarında bulutu “kadın modasından daha yoğun bir biçimde insanların ayak uydurmaya çalıştığı bir saçmalık” olarak tanımlamıştı. Sektörde bilinen en doğru yol ise, bir veriyi saklamanın en iyi yolu, internet değil kişinin kendi elindeki saklayabileceği veri tutacaklarıdır.
Bulut servislerine sonuna kadar güvenmek ne kadar doğru ? Bunu hiç sorguladınız mı ?