Klasik ve sık gördüğünüz bir başlık olduğunun farkındayım.
Ama sizi temin ederim ki, bu anlatım diğerleri gibi olmayacak.
Ayrıca, herkesin de aynı seviye de olmadığını unutmamak lazım.
Yazıyı, tanımlamalarda ciddi anlamda hatalar yapıldığını gözlemlediğim için yazma isteği duydum. Tabi ki tamamen kendi tarzımda. Tashihler olabilir, gördükçe düzeltiyorum.
Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) Nedir?
İki tür webmaster vardır:
Arama motorları için gerekli optimizasyon işlemlerini yapanlar ve yapmayanlar.
Bakın dikkat ediniz:
Optimizasyon işlemlerini yapan kişiler üst sıralarda çıkmazlar!
Olay sadece; Yapmayan kişilerin yapan kişilerden daha aşağılarda çıkmalarıdır. Neyse, zamanınızı boşa harcamak istemem, o yüzden seo neymiş hemen konuya girelim.
Klasik açıklamayla; (bunu geçebilirsiniz :) )
Türkçeye İngilizceden giren seo, öncelikle bir kısaltmadır. "Search Engine Optimization" kelimelerinin baş harflerinden oluşur ve "Arama Motoru Optimizasyonu" anlamına gelir.
İkinci anlamı; Optimizasyon eylemini gerçekleştiren kişiler de SEO olarak anılırlar.
Bu işi yaptıkları halde, hala tanımının ve kapsama alanının ne olduğunu bilmeyenler veya seo nedir ne değildir diye gezinip duranlar için derinlemesine bir tanım yapmak istedim.
Haydi şimdi tavşan deliğinde ilerleyelim... bakalım neler çıkacak.
Konuyu doğru şekilde anlamak için ilk önce "Arama Motoru" nun tanımını yapmak, "Arama Motoru" nun ne olduğunu anlamak için "İnternet" in ne olduğunu tanımlamak ve bundan da önce "internet" in oluşabilmesi için neye ihtiyaç olduğunu bilmek lazım. Neyse.. kafalar bulanmaya başladı. geçiniz...
Şimdi; Telefon hatları var. -biraz fazla geri gittik ama idare edin- Bunlar kablolardan meydana geliyor (şimdilik fiberi, uyduyu falan katmıyoruz işin içine). Kabloların uçlarında önünüzdeki bilgisayarlardan var. İşte bu kablolar ile tüm bu bilgisayarlar birbirlerine bağlanarak "ağ"ı yani "internet" in "net"ini oluşturdu. "İnter" kelimesi ise "arasında" anlamına geliyor. Böylece "Ağ Arasında" gibi bir tanım çıktı ve birbirine bağlı bilgisayar ağlarının tümü birden "internet"i oluşturdu.
E peki insanlar diğer bilgisayarlardaki bilgilere nasıl erişeceklerdi? Sorunun cevabı ise içinde gizliydi, "arama" yapabilmeliydiler. Ama nerede? ve derken "Arama Motoru" kavramı doğdu.
Doğduğuna göre şimdide "Arama Motoru" nun tanımına geçelim. İlk olarak 1990'da "arşiv" kelimesinden doğuyor (bkz: Archie). Merak edenler Wikipedia'nın Arama Motoru sayfasını okuyabilirler. Yani "Arama Motoru" için kısaca; internete bağlı bulunan bilgisayarlardaki verilerin, kullanıcılara ulaştırılması görevini yerine getiren gelişmiş uygulamalardır diyoruz. Kullanıcıların bir arama motoruna bağlanmaları demek, o arama motorunun veritabanına kaydolmuş bilgilere ulaşabilmesi anlamına geliyor. İşte tam bu noktada ciddi bir problem baş gösterdi. Bilgiler kullanıcılara nasıl ve hangi sıralamada sunulacak? Çünkü aynı konuda birden çok yayıncı olacaktı.
Bilgilerin kullanıcılara sunulması aşamasında 2 durum söz konusu. Bunlardan ilki, arama motoru üzerinde gördüğümüz sonuçlardır. Yani başlık (title) ve açıklama (description) dediğimiz bölümün görüntülenmesidir. Esas sorun ikincisinde: Hangi sıralama ile sunulacak? Arama motorları, topladıkları bu bilgileri kullanıcılara sunabilmek için bir takım kurallar yapmalı, site sahiplerinin de bu kurallara uyması gerekliydi. Derken kurallar doğdu ve sürekli de gelişiyor.
Geldik en önemli noktaya. İşte tam da bu noktada "optimizasyon" kelimesinin ihtiyacını hissediyoruz. Optimizasyon ne demektir diye incelediğimizde ise sistem, sınıflandırma, sistematik gibi kelimelerle karşılaşıyoruz. Doğasında bir problemi çözmeye yönelik işlemler söz konusudur. Problem, arama motoru üzerinde listeleme şekli ise, çözümse bir formülden ve bu formülün sağlıklı olarak uygulanabilmesi için uyulması gereken kurallardı.
Tamam tamam, fazla dağılmak üzereyiz toparlıyoruz. Arama Motoru Optimizasyonu yani seo, bir web sitesinin doğru ve yüksek performans gösterecek şekilde listelenebilmesi için yapılması gereken kurallar ve yöntemler dizisidir. Aslında tüm adımların doğru bir şekilde yapılmasıyla yükselme falan gerçekleşMEZ. Sadece, doğru yapMAyanların üstünde çıkarsınız. Yükselme konusu sinyal almayla, yani sayfanın ilgi görmesiyle, güvenilir bilgilerden oluşturulmuş otoriter bir içerikle ve pazarlama yani smm ve sem ile olur. İşin özü hepsi birbirini tetikler. (Otoriter bir site olmak için olmazsa olmazların yer aldığı bir konuya yakın bir zamanda kurumsal seo başlığı altında işleyeceğim.)
Optimizasyon konusunda bazı basit kurallar çıkıyor karşımıza. Bu kurallar, webdeki teknolojiler ilerledikçe çoğalmakta ve zamanla bazı değişikliklere uğramaktadırlar. Bunlardan bazıları ziyaretçileri ilgilendirirken bazıları ilgilendirmez. Asıl amaç, ziyaretçilere daha net ve doğru bilgiler sunabilmektir. Her ne kadar Google ve diğer arama motorlarının hızla gelişiyor oluşundan dolayı bu kuralların uygulanmaması durumunda bile, web sitelerinin ne anlatmak istediği anlaşılabiliyor olsa da, bu yönetmeliklere uyulmayacak anlamına gelmiyor. Sonuçta boğazdan karşıya geçmek için yüzebiliriz de. Ama gemi varken yüzmeye çalışmak, vakit ve enerji kaybından başka bir şey değildir.
Tamamen teknikmiş gibi görünse de, aslında seo'da açık bir pazarlama vardır. Ama bu sefer bir insana değil, bir bot'a (yazılıma) beğendirmeye çalışmak vardır. Bu kez yapılan pazarlama, arama motoru sayfalarında yer almak ve dolayısıyla arama yapanlara düzgün ve rakiplerden önce görünmek içindir. Yani web sitemizi insanlara pazarlayacağız, bunun içinde arama motorlarına diyoruz ki; "Bak ben senin istediğin yönergelere uydum, sende benim web sitemi adam akıllı göster ve olması gereken sırada yerine koy".
Aslında rutin kurallar yerine getirilerek sitemiz ilk yayınlandığında oturduğumuz sıralamada bizden sonra yer alanlar, sitemizden çok çok daha kaliteli; bizden üst sıralamalarda yer alanlar ise bizden çok daha düşük kalitede siteler olabilir. Burada en çok dikkat edilmesi gereken şey, "kaçıncı sırada girdiğimiz" değil, belli bir süre sonra kaçıncı sıraya çıktığımız, düştüğümüz veya tutunabildiğimiz yerdir. Bu andan sonra sıralamalarda yükselme ve alçalma durumumuz, sitemiz için yaptığımız olumlu ve olumsuz şeylerden kaynaklanır. Ayrıca biz hiç bir şey yapmasak bile, başkalarının yaptığı +/- işlemler, yine sıralamamızın yukarı veya aşağı yönde oynamalarına neden olabileceğini de unutmamak lazım.
Evet, tavşan deliğinde ilerlemeye devam ediyoruz.
Bakın dikkat ediniz; iyi bir seo için belirlenmiş bu kurallar web sitemizin sadece taranmasını, indekslenmesini ve düzgün görünmesini sağlar. Başka hayal kurmayalım. Ancak yine de seo başlığı altındaki bu kurallar dizisi organik arama sonuçlarındaki performansı kesinlikle olumlu yönde etkileyecek, basit gibi görünen, ama çok önemli standart kurallardır. Hemen bir reklam geçelim; Eğer eğer bir seo ihtiyacınız varsa daha önce yazmış olduğum seo mülakat soruları makalemi de okumanızı tavsiye ederim.
Evvveeet, bence bi kahve alın. Zira yolumuz daha oldukça uzun gibi.
Dikkat ettiyseniz, şu ana kadar hiç Facebook, Twitter, Google Plus vb. gibi sosyal medyadan, bağlantı almaktan, forumlardan, imleme vb. konulardan bahsetmedik. Evet bunlar arama motorları üzerindeki sıralamalarda önemli rol oynarlar. Ancak seo ile ilgisi kesinlikle yoktur. Bunlar resmen pazarlamanın alt başlıkları olan sem ve/veya smm ile ilgilidir ve seo ile birlikte yürütülmesi daha doğru ve pozitif sonuçlar verir. Doğrudan ilgili oldukları için sıralamaları +/- yönde etkiler. Ancak bir Facebook, Twitter, haber siteleri veya benzeri sosyal medyada tanıtım yapmanızın, bu sitelerde bağlantılarınızı paylaşıp, bunları çoğaltmanızın seo ile doğrudan bir ilişkisi yoktur. Bunu söylüyorum, çünkü ne yaptığımızı önce kendimiz iyice anlamalıyız. (Bu arada; seo ve tanıtım yazıları üzerine yazdığım tanıtım yazısı nedir adlı makaleyi de ısrarla okumanızı tavsiye ediyorum.)
Yapılan tanımlamalar içinde sıklıkla site içi seo ve site dışı seo olarak ikiye ayrılmışlık varsa da, aslında site dışı denen faktörlerin tamamen sem ve/veya smm alanına girdiklerini bir kez daha vurgulamak isterim. Google arama motoru üzerinde Adwords reklamı vermiş olmanız, size gerçek trafik çeker, bu trafikte ciroya dönüşebilir. Ama seo ile dolayısıyla sıralamalarınızla hiç bir ilişkisi yoktur. Zaten Adwords reklamı yayınlayan birisinin amacı, sıralamalarını yükseltmek değil, sunduğu ürün veya hizmetin tanıtımını yaparak, bunun satışa dönüşmesini sağlamaktır.
Aynı şekilde SMM alanına giren Pinterest ziyaretçilerinizin artması ve bu artıştan dolayı sitenizin hayran kitlesinin yükselmesi de satış veya hizmetini yaptığınız konuda önce trafiğe sonra ciro artışına neden olacaktır. Ancak; sosyal medyadan web sitesine bir akış oluşmasının, web siteleri üzerinde "doğrudan" sıralamaya etki eden bir konu olup olmadığını tam olarak söyleyemem. Yaptığım çalışmalarda; "evet, bir yükselme gözlemliyorum" ama bunun sosyal medyadan akan trafiklerden dolayı olup olmadığını söylemek ancak çok sıkı gözlemlerle mümkün olabilir. Moz'un sitesinde bu konuya ilişkin çok güzel grafikler vardı. Ama kriterlerin çokluğundan dolayı, hangilerinin tek başlarına en az %10-20 gibi etkili oldukları sonucu çıkmıyor. Sosyal medyadan gelen sinyallerin, sıralamalar üzerindeki etkisine yönelik ayrıntılı bilgi için seozeo'nun "Sosyal Medya ve Seo" adındaki makalesini de incelemeniz, olayı daha iyi kavramak adına çok yerinde olacaktır.
Aslında belki de tanımlamaların tam olarak yapılamamasının ya da yapılmış olan tanımlamaların bozulmuş veya bozulmaya başlamış olmasının en büyük sebebi seo'nun karşısına siyah seo (blackhat seo) kavramının çıkması, dolayısıyla "siyah seo" ve "beyaz seo" kavramlarının oluşmasından olsa gerek. Biz yine de tanımları ne kadar iyi bilirsek, o kadar doğru yol alabilir ve tavşan deliğinde kaybolma ihtimalimiz o kadar güçleşecektir. Bilmemiz gereken esas konunun, organize bir seo çalışması sonucunda, hem arama motorları üzerinde daha iyi sıralamalar elde edebileceğimiz, hem de marka değerimizin korunup daha da değerli hale gelebileceğidir.
Seo'nun amacı, gerekliliği, nasıl yapıldığı ve seo harici diğer yöntemler başlıkları altında makaleyi sürekli geliştiriyorum.
Kaynak : http://www.seobilog.com/p/seo-nedir_29.html
Sevgiler
.