İlginç bulduğum, daha doğrusu bir ilham olduğunu düşündüğüm konuları cep telefonuna kaydederim. Onu da eve gelince not defterime aktarırım. "İşe yarayabilir" derim. Onun hakkında hemen yazmam ama. Hamdır henüz. Sıcağı sıcağına yazmaya kalkarsam, çerez niyetine okunacak yüzeysel bir şey olur. Bu yüzden demlenmeye bırakırım. Fikirlerin demlenmesi diye bir şey vardır çünkü. Fakat bunlar illâ ki kullanılacak diye bir kural yok. Zaten aradan biraz zaman geçince, demlenmeye bıraktığım fikirlerin bazılarının kayda değer olmadığı anlaşılır. Aradan 3 ay geçer, 9 ay geçer, 1 yıl geçer... Bir yazı yazarken ya not defterimdeki kaydımı hatırlarım, ya da defteri karıştırırken görürüm. Bu fikirleri ya bir yazı içinde vererek eserimi desteklerim ya da kendi başına bir yazı konusu olabilir. Örneğin bir siyasî partiyle röportaj yapmıştım. Bu röportajı yapmadan 3 yıl önce, "Eğer bir gün bu partiyle röportaj yaparsam, başlığı şu olur" diyerek bir şey karalamıştım. Yazıya hazırlanmadan önce o konu hakkında ufak araştırma yaparım Google'dan veya kendi hayatımdan olsun, şahit olduğum bir hâdiseden olsun örnek vererek yazıyı renklendirmeye çalışırım. Velhasıl; yazı konusu bulmak aşk gibidir. Nereden, ne zaman, ne şekilde geleceği belli olmaz. :)