lostyazilim
tr.link

Milli Güç (Savunma Sanayii, Haberler, Türk Dünyası)

6 Mesajlar 874 Okunma
acebozum
tr.link

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)
Milli Güç (Savunma Sanayii, Haberler, Türk Dünyası)
http://www.milliguc.net/
 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri
elektronikssl
webimgo

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)
Azerbaycan’da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları 7. Zirvesi sonuç bildirgesinde, Barış Pınarı Harekatı’na destek kararı yer aldı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan’ın kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev katıldı.

Türk Konseyi gözlemci üyesi Macaristan’ın Başbakanı Viktor Orban ile kuruma üye olmasa da etkinliklere katılım sağlayan Türkmenistan’ın Başbakan Yardımcısı Pürli Agamuradov da toplantıda hazır bulundu.

Toplantı sonrasında kabul edilen ve liderlerce imzalanan bildiride, Barış Pınarı Harekatı’yla ilgili şu ifadelere yer verildi:

“Türk Konseyi, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’nın terörizmle mücadeleye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına, Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ana vatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını beyan etmektedir.”

 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)
Altay T1 Tankı IDEF’19 Fuarında Sergilenecek


Ülkemizde üretilecek olan milli ana muharebe tankı Altay, seri üretime yönelik ilk konfigürasyonuyla 14’üncü Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda (IDEF’19) sergilenecek. Üretim işini alan BMC, IDEF’19’da 11 zırhlı araç ve 1 motorla gövde gösterisi yapacak.

Günümüzün ve geleceğin muharebe koşullarına cevap verme vizyonuyla geliştirilen Altay Ana Muharebe Tankı Programı’nda, 9 Kasım 2018’de Savunma Sanayii Başkanlığı ve BMC arasında imzalanan seri üretim sözleşmesiyle önemli bir adım daha atıldı. Program kapsamındaki ana yüklenici rolünü üstlenen BMC, sözleşme kapsamında 250 adet Altay Ana Muharebe Tankı’nı üreterek Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edecek. Proje kapsamında çoğu yerli olan 200’e yakın alt yüklenici görev alacak.

Teslim edilecek ilk 40 tank Altay T1 konfigürasyonu üretilecek, geliştirilmiş mevcut prototiplerin konfigürasyonunun yanı sıra ASELSAN tarafından geliştirilen Akkor Aktif Koruma Sistemi ve ROKETSAN tarafından geliştirilen ilave zırh birimlerini içerecek. İlk seri üretim tankı 24. ayda teslim edilecek, T1 teslimatları 39. ayda bitirilecek. Bununla birlikte, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in direktifleri doğrultusunda sözleşme kapsamında olmayan bir adet T1 konfigürasyonundaki tanıtım tankının 18. ayda tamamlanması hedefleniyor.

Müteakip 210 tank, Altay T2 konfigürasyonunda üretilecek ve geliştirilmiş zırh sistemi, mürettebat tahliye kapağı, T1 konfigürasyonunda yer alacak tecrit edilmiş gövde mühimmat rafı ve lazer güdümlü tank topu atış yeteneği kazandırılacak. İlk T2 tankı 49. ayda teslim edilecek ve 87. ayda 250 adet tankın teslimatları tamamlanacak.

Altay T2 konfigürasyonundaki tanklar için güç grubu geliştirilmesi kapsamındaki çalışmalar da BMC POWER sorumluluğunda devam ediyor. İnsansız kule kabiliyeti kazandırılmış bir adet Altay T3 konfigürasyonunda tankın geliştirilmesi de yine sözleşme kapsamında BMC tarafından sağlanacak.

Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilmiş olan tankların garanti döneminden sonraki bakım ve idame hizmeti, kara platformlarında bir ilk olan “ömür devri lojistik destek” yaklaşımı ile BMC tarafından sözleşme kapsamında gerçekleştirilecek. Bu sayede sahada kullanılan Altay tanklarından gelen geri bildirimler ile daha mükemmel ve optimize tasarım çözümlerine gidilecek, tankların desteklenebilirlik ve güvenilirlik değerleri üst seviyelere çekilecek.

 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)



Yivsiz Tüfek Çesitleri

Yarı Otomatik

Yarı otomatik tabancalar gibi, yarı otomatik yivsiz tüfekler de ateşle, çıkar, yükle prensibiyle çalışıyor ve tetiğe tek basışla ikinci atışa hazır hale geliyor. Bu tür tüfekler atış sırasında ilk fişekten ikinci veya üçüncü fişeğe devir yaparken hız sağlıyor. Çünkü bu tür tüfekler çıkar, yükle işlemini ateşlenen fişeğin gaz enerjisiyle yapıyorlar. Ayrıca daha az geri tepiyorlar.

Pompali Tüfekler

Pompali tüfeklerde fişekler, tüfeğin sarjöründen, sürgünün önce geriye sonra ileri doğru pompalanmasiyla atışa hazır hale gelir. Geriye doğru yapilan ilk hareket yuvayı açıp, boş fişeği dışarı atar ve yeni fişeğin yuvaya girmesi için boş alan yaratır. İleri doğru hareketse yeni fişeği yuvaya yerleştirip, yuvayı kapatır. Tetik çekildikten sonra kullanici yeniden ateş etmek için sürgüyü önce ileri sonra geriye doğru hareket ettirmek zorundadır.

Kırmalı Tüfekler

Kırmalı tüfeklerde fişekler yuvaya direk olarak elle yerleştirilir. Bunun için namluyu kırıp yuvaları açmanız gerekir. Kirmali tüfekler ikiye ayrilir. 1) Tekli tüfekler: Bu tüfekler tek fişek alır. Ve tek namluları vardır. 2) Çifteler: Çiftelerin iki namlusu vardır. Ve iki fişek alırlar. Çifteler de yine ikiye ayrılır. Üst üste namlulular: Bu tüfeklerde namlular üst üstedir. Diğer çeşitse yan yana namluludurlar. Adından da anlaşılacağı gibi bu asil tüfeğin namluları yan yanadır.

Yivsiz Tüfek Fişekleri

Yivsiz tüfek fişekleri gaugelarla sınıflandırılır. Ve aynen tabanca ve yivli tüfekler gibi, silaha yanlış ölçülerde bir fişek koyarsanız bu tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Mesela 12 gauge bir tüfeğe 20 veya 28 gauge bir fişek koyarsanız, fişek namluda takılabilir ve arkasından atılacak 12 gauge bir fişek size şarapnel olarak geri dönüp ölümcül olabilir.

Yivsiz tüfek fişekleri tüfeğin yuvasına uygun boyutlarda üretilir (2 3/4, 3, 3 1/2). Fişek ne kadar uzunsa o kadar çok saçma içerir.

Saçmalar genelde daire şeklinde ve çok yoğun bir element olan kurşundan yapılır. Uçuş sırasında dairesel şekillerini korumaları için bakır veya nikelle kaplanır.

Fakat kurşunun atmosfere taşınıp zarar verdiği göz önünde tutulunca, ABD’de su avlarında kurşun olmayan saçmalar kullanılması mecburi tutuldu. Bunun sonucu olarak değişik kurşun olmayan saçmalar üretildi. Bunlar çelik, bizmut, ve tungsten-demir, tungsten-çelik gibi metal alaşımlar.

Çelik saçmalar namluyu ilk terk ettikleri zaman genel olarak kurşun saçmalardan daha yüksek hıza sahip olurlar. Çünkü çelik kurşundan daha az yoğundur. Çelik saçmalar uzun mesafelerde durdurma güçlerini kaybeder. Ama daha büyük çelik saçmaların kullanılması uzun mesafelerde bile çelik saçmaların hızını ve sahip olduğu enerjiyi kurşun saçmalar gibi korumasını sağlar.

Modern fişeklerde saçmalar, barutun gücünü maximum şekilde kullanan esnek polietilen plastik kaplara yüklenir.

Fişeklerdeki saçmaların büyüklügü de günümüzde değişkenlik gösteriyor. Fişeklerde saçmaların büyüklüğü numaralarla ifade ediliyor. En büyük numara 000 fişeklerde saçmaların çapı bir .38’lik veya 9mm mermisi kadarken 12 numara bir fişegin saçmaları sadece bir tuz kristali büyüklüğündedir. Numaraların listesini aşağıda bulabilirsiniz.

Yivsiz tüfekler saçmalardan başka domdom kurşunu diye tabir edilen mermiler de atıyor. Domdom kurşunu baya geniş çaplı ve kurşundan yapılan bir tür mermi. Genelde geyik ve domuz avlarında, ayrıca askeri ve polisiye alanlarda kullanılıyor. Domdom kurşunları sadece “oyuk silindir” tipi namlularda kullanılmalıdır. Bu mermileri asla şoklu namlularla kullanmayın.
 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri
wmaraci
wmaraci

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)
Hicretin 1004. (MS 1004) yılındaydı. Eflâk Voyvodası Mihal Bey’in cezalandırılmasıyla görevlendirilen Yemen Fatihi Sinan Paşa’nın Bükreş ve Targovişte kasabalarında başarısız olması; oğlu Mehmet Paşa’nın da Avusturyalılarla yaptığı savaşta “Estergon” kalesinin düşman eline geçmesi, Osmanlıların yıllardan beri Avusturya ve Macaristan sahralarında kazandıkları muhteşem zaferlerin havasını bozacak duruma geldiğinden Yemen fatihi Sinan Paşa ile ünlü tarihçi Hoca Saadettin Efendi’nin iyimser teşvikleriyle Macaristan’a sefer düzenlenmesine karar verildi.[1]

 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri

munlu munlu Uyumak ne güzel!.. Kullanıcı
  • Üyelik 18.12.2013
  • Yaş/Cinsiyet 62 / E
  • Meslek Öğretmen
  • Konum İstanbul Avrupa
  • Ad Soyad M** Ü**
  • Mesajlar 69
  • Beğeniler 7 / 6
  • Ticaret 0, (%0)
Doğu Türkistan'da Gözaltı ve Tutukluluk Gerekçeleri: İnanç, İnternet Kullanımı, Sakal, Komşularla İlişkiler


BBC Türkçe yayını Doğu Türkistan'da Uygur ve Kazak Türklerinin uğradığı zulümle ilgili bir makale yayımladı.

2010-2014 yılları arasında görüştüğümüz Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin anlattıklarının bir yabancı haber kanalı tarafından doğrulandığını acı ızdırap içinde görüyoruz.
Doğu Türkistanlı bir kardeşimiz Çin'in Uygur ve Kazakları takip etme siyasetiyle ilgili bir belge ele geçirir ve bunu dünya kamuoyuna duyurur. BBC'nin elinde daha önce Doğu Türkistan'a seyahat eden muhabirlerinin getirdiği belge ve görüntüler de vardır. Bunları birleştirdikten sonra Doğu Türkistan'daki toplama kampları, bu kamplara insanların niçin hapsedildiği, çıkanların nasıl takibe alındığı derli toplu anlatılıyor:

BBC, Çin'in gözaltı kamplarında tutulan yüz binlerce Müslüman Uygur Türkünün geleceğinin nasıl belirlendiğini ortaya çıkaran belgelere ulaştı.



Doğu Türkistan'da üç binden fazla kişinin kişisel bilgilerinin yer aldığı bir belgede, bu kişilerin günlük hayatlarına dair çok özel detaylar da var.

137 sayfalık, grafiklere de yer verilen raporda yer alan kişilerin hangi sıklıkla dua ettikleri, ne giydikleri, gün içinde kimlerle konuştukları ve aile bireyleriyle ilişkileri de yer alıyor.

Çin yöneticileri ise yanlış bir şey yapmadıklarını, “terörle ve radikal dini gruplarla mücadele ettiğini” söylüyor. Yani namaz kılmak, oruç tutmak, kurban kesmek ve dua etmek terör suçu sayılıyor.

Geçen yıl Doğu Türkistan'dan bilgi sızdıran bir kişinin her şeyi göze alarak yeni belgeler sızdırmasıyla bütün bilgiler açığa çıktı.

Belgelerden birinde, daha önce Çinli yetkililer tarafından gazetecilerin götürüldüğü, BBC'nin de gittiği kamplardan birinde kalan 311 kişinin geçmişleri, dini hayatları, akraba, komşu ve arkadaşlarıyla kurduğu ilişkiler detaylı şekilde yer alıyor.

Bilgilerin ardından da son karar yazılıyor: Kampta mı kalmalı, serbest mi bırakılmalı?

http://www.milliguc.net/wp-content/uploads/2020/02/china_xinjiang_karakax_map_turkish_640-nc1-300x175.jpg



Kamptan ayrılan bazı kişilerin de bilgilerinin ardından"geri getirilmeli" veya "serbest kalabilir" kararı alındığı görülüyor.

Örneğin 598 numaralı grafikte 38 yaşındaki Helçem isimli bir kadının, kamptan çıktıktan yıllar sonra yeniden gözaltına alınması kararı alınmış. Bunun için de tek bir sebep gösterilmiş: Yıllar önce başörtüsü takmıştı.

Sadece yurt dışı çıkış pasaportu başvurusu yaptığı için kampa alınmış olanlar da var. Buna göre Türkistan'dan dışarı çıkmak isteyen Uygur Türklerine de "radikal" muamelesi yapılıyor.

66 numaralı grafikte, 34 yaşındaki Memet Tohti adlı kişinin "pratikte risk oluşturmadığı" halde sadece pasaport başvurusu yaptığı için kampa geri gönderildiği görülüyor.

28 yaşındaki Nurmemet'in de kampa yeniden alınmasının sebebi, "başka bir problem olmadığı" belirtilerek şu sözlerle açıklanıyor: "Bir bağlantıya tıkladı ve bilmeden yabancı bir web sayfasına ulaştı."


311 kişi, Hotan şehrine yakın, nüfusunun yüzde 90'ı Uygur Türkü olan Karakaş ilçesinde yaşıyor.

Çin son yıllarda bölgeye ülkedeki baskın etnik grup olan Han Çinlilerinden milyonlarca insan yerleştiriyor. Bu da bölgede gerilime yol açıyor. Bu gerilim sonucunda zaman zaman şiddet olayları yaşanıyor ve Çin'in bu olaylara tepkisi sert oluyor.

Bu yüzden yalnızca Uygun Türkleri değil, Doğu Türkistan'daki diğer Müslüman azınlıklar olan Kazaklar ve Kırgızlar da benzer şekilde gözaltına alınıyor.

2017 başında kamplara yerleştirme programı başladığında, "köy merkezli çalışma grupları" olarak bilinen Çin Komünist Partisi'ne bağlı bazı görevliler Uygur toplumuyla ilgili de bir tarama yapmıştı.

Her bir üye bir grup Uygur Türkü için görevlendirildi. Bu üyeler, kendisine verilmiş Uygur Türkü ailelerle tanıştı, evlerine girip çıktı ve günlük pratikleriyle ilgili, evdeki dini hayat ile ilgili, örneğin evde kaç kutsal kitap bulunduğuna dair notlar aldı.

Sosyal çevreleri ve hangi aile üyeleriyle görüştükleri de bu notlara girdi. Ardından görüştükleri her bir kişinin geçmişi, ne sıklıkla dua ettikleri, daha önce kampa alınıp alınmadıkları veya hiç yurt dışına çıkıp çıkmadıklarına dair bilgiler araştırılıp notların devamına ekleniyor.

Bu 311 kişilik listedeki herkesin yurt dışında yaşayan bir akrabası var. Bu da "potansiyel sadakatsizlik" belirtisi olarak görülüyor ve bu kişilerin tümü, sadece bu gerekçeyle de olsa kamplara gönderiliyor.

Yusuf adlı 65 yaşındaki bir adamın da iki kızının 2014 ve 2015'te başörtüsü ve burka taktığı, oğlunun da siyasal İslam eğilimi olduğu yazılıyor. Ailesiyle ilgili şüphelerden dolayı Yusuf'un "kamptaki eğitiminin devam etmesine" karar veriliyor.

Komünist Partisi görevlilerinin topladığı bilgiler Doğu Türkistan'ın geniş veri sistemi olan "Bütünleştirilmiş Birleşik Operasyon Platformu"na da (IJOP) yüklenmiş.

IJOP, bölgedeki kamera kayıtlarına ve polislerin yaptığı gözlemlere de yer veriyor. Her vatandaşın yüklemesinin zorunlu olduğu bir mobil casus yazılımdan elde edilen bilgiler de var.

Yalnız yurtdışına çıkan veya şehirlerde yaşayan insanlar değil, köylüler de sıkı takip altında.

Çin'in Doğu Türkistan'daki politikaları üzerine çalışan, dünyanın önde gelen uzmanlarından Dr. Adrian Zenz, IJOP'ta toplanan bilgilerin "köy merkezli çalışma grupları"na bir cep telefonu bildirimiyle gönderilerek belirli bir kişinin incelenmesini isteyebileceklerini söylüyor.

Yanlışlıkla yabancı bir web sitesine giren kişinin de IJOP bildirimi sebebiyle araştırılmış olabileceğini belirtiyor. IJOP'un yapay zekası, gözetlenen kişilerin faaliyetlerini inceleyerek görevlilere incelenmesi gerektiği kişi hakkında bildirim gönderiyor.

Belgelerde, 88 kişinin sadece "güvenilmez" olduğu için kamplara alınmasına karar verildiği görülüyor. Bu kişiler için başka bir gerekçe gösterilmiyor.

Çin ise Doğu Türkistan'da uyguladığı politikasında "halkın dini özgürlüklerine saygı duyduğunu" belirtiyor ve kamplarda aşırılıkçı gruplar ve terörizmle mücadele ettiklerini; sadece terör suçlamasıyla ceza almış kişilerin kamplara gönderildiğini söylüyor.

Ancak BBC'nin elde ettiği belgelerde bu kişilere dair suç, soruşturma ya da ceza bilgisine rastlanmıyor. Kamplara gönderilme gerekçesi olarak pasaport başvuruları, bir akrabanın yurt dışında olması, ailesinin eğilimleri ya da "güvenilmez" olması gösteriliyor.

Listede en fazla yer alan gerekçe ise, Çin'in katı aile planlama kurallarına uymamak olarak gösteriliyor.

İzin verilenden daha fazla çocuk sahibi olmaları, Çinli otoritelerin gözünde Uygur Türklerinin kültür ve geleneklerine, Çin devletine olan bağlılıklarından daha sadık oldukları anlamına geliyor.

Karakaş listesinde "suç" sayılan şeylere yer veriliyor. Bunlardan altısı terörizmle, ikisi da yasa dışı video izlemekle ilişkili.

Fakat suçların çoğunda esas olarak dini inanç gösteriliyor. Bu listedeki yüzden fazla kişi için kullanılan gerekçe evdeki dini atmosfer.

Listenin üzerinde herhangi bir damga veya imza yok, bu yüzden listeyi doğrulatmak zor.

Listenin Haziran 2019 öncesinde, diğer bazı gizli belgelerle birlikte Doğu Türkistan'dan çıkarıldığı tahmin ediliyor.

Belgeler sonunda sürgünde olan bir Uygur'un eline geçiyor ve o da belgelerin tümünü basınla paylaşıyor, Karakaş listesi hariç.

Geçen yıl Doğu Türkistan'da yaşananlara dair bu belgelere haberler çıktıktan sonra Karakaş listesi Amsterdam'da yaşayan Uygur Türkü Asiye Abdulaheb'in eline geçiyor.

BBC'ye konuşan Abdulaheb, bu belgenin doğruluğundan emin olduğunu söylüyor: "Belgenin üstünde resmi bir damga olmasa da bu bilgiler gerçek insanlar hakkında. Bu bilgiler insanların hayatı hakkında özel bilgiler ve Çin bunu kamuoyuyla paylaşamazdı. Bu yüzden Çin hükümetinin bunun gerçek olmadığını iddia etmesi mümkün değil."

Sürgünde yaşayan tüm Uygurlar gibi Abdulaheb de gözaltı dalgası başladıktan sonra Çin'deki ailesiyle iletişim kuramıyor.

Abdulaheb, bu belgeyi aralarında BBC'nin de bulunduğu uluslararası basınla paylaşmaktan başka çaresinin kalmadığını anlatıyor: "Akrabalarımın ve arkadaşlarımın güvenliğinden endişe duyuyorum. Ama herkes yakınlarını korumak için sessiz kalmayı tercih ederse bu tür suçların işlenmesinin önüne geçemeyiz."

Çin geçen yılın sonunda bu kamplardaki herkesin"mezun olduğunu" açıkladı ancak bazı kampların "özgür iradesiyle" kaydolmak isteyen öğrenciler için açık kalabileceğini ima etti.

Karakaş listesinde 311 kişinin yüzde 90'ının tahliye edildiği veya kısa süre için kampta bir yıllarını tamamlayarak tahliye edilmek üzere olduğu yazıyor.

Dr. Zenz, kampların büyük bir baskı sisteminin yalnızca bir parçası olduğunu, bu sistemin çoğunun Çin dışından görülemeyecek bir şekilde gizli işlediğini belirtiyor.

Listede 20'den fazla kişinin "endüstri bölgesi çalışanı" olarak mezun edilmesinin uygun olacağı yazıyor. Bu "kariyer tavsiyesine" itiraz etme seçenekleri olup olmadığı muamma.

Uygurları kendi istediği türden bir modern topluma dönüştürmek amacıyla Çin'in yeni bir zorla çalıştırma sistemi geliştirmekte olduğuna dair sağlam ve belgelere dayalı çekinceler var.

Listedeki iki vakanın cezaevine gönderilmesinin kararlaştırıldığı görülüyor.

Bunlar, Türkiye'deki Çin mallarının inkâr ettiği gerçeklerden sadece bir kısmı.

http://www.milliguc.net/2020/02/18/dogu-turkistanda-gozalti-ve-tutukluluk-gerekceleri-inanc-internet-kullanimi-sakal-komsularla-iliskiler/
 

 

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım ba'd-ı sabâdan gayri
wmaraci
wmaraci
Konuyu toplam 6 kişi okuyor. (0 kullanıcı ve 6 misafir)
Site Ayarları
  • Tema Seçeneği
  • Site Sesleri
  • Bildirimler
  • Özel Mesaj Al