-
Üyelik
30.10.2013
-
Yaş/Cinsiyet
28 / E
-
Meslek
Girişimci & Web Developer
-
Konum
İstanbul Avrupa
-
Ad Soyad
C** A**
-
Mesajlar
252
-
Beğeniler
33 / 35
-
Ticaret
26, (%100)
Herkese merhaba arkadaşlar,
Öncelikle bu yazıyı yazmak yada yazmamak konusunda çok kararsız kaldım.
Bazılarınız beni tanır bazılarınız tanımaz. Kısaca 20 yaşında üniversitede istediği bölümü kazanamamış bir gencim. Liseyi 2 yıl önce bitirdim geçen sene istediğim bölüm olan mekatroniği kazanamadım bu sene mekatronik bilgisayar ve optisyenlik düşündüm ama bu senede olmadı. Şuan bir gözlükçüde full time olarak çalışmaktayım orada ne yapıyorsun diyenler olabilir gözlük yapıyorum gözlük satıyorum yerleri siliyorum çay demliyorum her işi yapıyorum ne kadar kazanıyorum? asgari ücret. Ama işim konusunda rahatım patronum çalışma ortamı bakımından tamamen rahatım. Babam 3 yıl önce vefat etti. Haliyle ev bize kaldı. Kira derdi faturalar derken altından kalkamaz oldum. yaklaşık 1 ay önce buzdolabı bozuldu ona 1.250 masraf yaptım. o masraf bu masraf derken şuan bankaya hala 4800 kredi borcum var. aylık 1200 şeklinde ödemelerim var. kira fatura derken aylık minimum tutarım 2200 ü buluyor. aldığım ücret zaten belli. buralarda paypal bozumu domain reg felan 100 200 kaarım oluyorum aylık ama yinede yettiremiyorum. siteler açdım aldım. onlarda yetmiyor. hala 500 600 tl açığım var aylık giderlerime yetişmek için ve ödeyemediğim içinde her ay katlanıyor bu borç. (aile yok bu arada ne hala ne dayı amca sadece annem ve ben) allaha inancım pek fazla kalmadı bu konu yüzünden. şimdi diyor hayat bir sınav peki bu adamlar (zenginler) benden önde başladı veya diğerleri (fakirler) daha geride başladı peki nasıl bir adalettir bu ? hani eşitlik ? Son 1-2 aydır aklımdan geçen tek şey artık son vermek oluyor yaşamıma. Herşey git gide daha beter bir hale geliyor. boğazdan kısıyorum, giyimden kısıyorum ( 2 senedir aynı ayakkabı aynı t-shirtler aynı pantalonlar) işe giderken harcamıyım diye yanıma 1 tl bile almıyorum (iş yeri yürüme mesafesi) nerden kısarsam kısayım yinede kapatamıyorum sıkıntılarımı zaten son 1 haftadırda sinir hastalığı başladı gibi herşeye çok çabuk sinirleniyorum ve çok aşırı şiddetli baş ağrısı yapıyor bu bende (çarşamba nöroloji gidiyorum). Hayattan artık hiçbir şekilde zevk alamıyorum. Herşey adaletsiz ve düzensiz. Yakında intihar edersem hakkınızı helal edin. Eve gelir gelmez ilk işim buraya girmek ve boş boş konuları okumak dolaşmak oluyor.
Artık Hayattan Aşırı Derecede Bunaldım, Bıktım.
Yapacak hiçbirşeyim yok. Sizlerin önerilerinizi bekliyorum tavsiyelerinizi nasıl bir iş yapmalıyım ki bunca borcun altından kalkabileyim.
No: Kimseden para felan istemiyorum. Yanlış anlaşılmasın sadece içimi dökmek ve sizlerin yorumlarınızı düşüncelerinizi almak istedim.
1 kişi bu mesajı beğendi.
-
Üyelik
04.04.2015
-
Yaş/Cinsiyet
37 / E
-
Meslek
işci:)
-
Konum
İstanbul Avrupa
-
Ad Soyad
S** A**
-
Mesajlar
471
-
Beğeniler
43 / 98
-
Ticaret
36, (%100)
Canım kardeşim benim başkasının derdini görüp bilmeyen kendi derdini dermansız görürmüş daha yaşın çok genç hayat heristediğini sana yada bana vermez sabır çok önemlidir bende senin gibi off dediğim çok zamanlar oldu bıktığım hatta artık yaşamam ne derecede doğru onu bile düşündüğüm oldu fakat geriye baktığımda kimse yemek yemeden yapamıyo kimse uyumadan yapamıyo gidenin arkasından en fazla 3 gün ağlalrlar 4 gün oynamaya devam kardeşim kendine özgüvenin olsun hiç bir zaman yılma yorulma umarım sana azda olsa derdine derman olmuşumdur hayatta sana başarılar
-
Üyelik
05.12.2013
-
Yaş/Cinsiyet
36 / E
-
Meslek
Bilgi İşlem
-
Konum
Bursa
-
Ad Soyad
O** Ö**
-
Mesajlar
370
-
Beğeniler
73 / 72
-
Ticaret
13, (%100)
Kardeşim pes etme. Anladığım kadarıyla hayat mücadelesine erken başlamışsın. Bu durum seni ileride çok güçlü yapacak. Buna emin ol.
-
Üyelik
22.10.2011
-
Yaş/Cinsiyet
31 / E
-
Meslek
Kendi halimdeyim
-
Konum
Diğer
-
Ad Soyad
İ** Y**
-
Mesajlar
4129
-
Beğeniler
1136 / 1842
-
Ticaret
21, (%100)
Selamun aleykum.
Kardeşim öncelikle intihar korkakların işidir. Cesurlar kalıp savaşmayı tercih eder. İşler sıkıya girince hemen intihar edelim senin düşüncene göre.
İçinde yaşadığımız ortam kapitalist ve pislik bir düzen. Sen de bunun yükünü taşımakta zorlananlardansın. Ama her sabah uyandığın zaman kalk ve pencereni açıp Allah'a şükret. Çünkü her doğan gün yeni hayatın için bir fırsat demektir.
"Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık" (17:13)
"İnsan için ancak çabasının karşılığı vardır" (53:39)
Kırgınlığını anlıyorum. Çevrene baktığın zaman hiç kimseye faydası dokunmayan, baba parasıyla gezen insanlar zenginlik ve zevk içinde gülüp oynuyorlar. Başka bir tarafta çalışmaktan beli bükülmüş insanlar karnını bile doyuramıyor. Bu yaratıcının adaletsizliği değil insanların kendi bencilliğinin sonucudur.
Örneğin bir iş yerinde patron metresine para yetiştirebilmek için eleman çıkarıyorsa bu Allah'ın adaletsizliği midir?
Ben liseden mezun olduktan hemen sonra özel sektörde işe girdim. Tam 17 saat gece nöbeti tutuyordum. Senin çalışma şartların iyiymiş o zaman ben de adaletsizlikten bahsetmeli miyim?
Sabah 9'da işten çıkıp eve dönerken sürekli otobüste uyuyakalıyordum. Şoför uyandırıyordu hep son durakta anla işte öyle yoruluyordum. Ayaklarım şişiyordu çalışmaktan ve annem babam halimi görünce babam bir şey söylemeden odadan çıkıyor annem hüzünlü hüzünlü bana bakıyordu. Ama ne yapabilirdim ki? İşim buydu çalışmalıydım. 8 ay boyunca yoğun stres ve ayakta kalmadan dolayı bir hastalık geçirdim ve ciddi anlamda rahatsız oldum. Memleketime gidip tedavi oldum ve ailemin yanına geri döndüm. Tüm bu süreçteki detayları anlatamıyorum sana belki ama inan bana yaşadığım zorlukları tahmin bile edemezsin. Geceleri ateşler içinde uyanıyorsun annen baban başında ağlıyor ve doğru hastaneye. Sabahı orda geçiriyorsun. Ertesi hafta yine aynı.
Her insanın sınavı farklıdır. Sen fakirliğinle imtihan ediliyorsun onlar zenginliği ile başka biri hastalığı ile. Sabır et bak gör kazanan sen olacaksın.
İstediğin zaman mesaj atabilirsin. Selametle kal, kendine iyi bak.
5 kişi bu mesajı beğendi.
-
Üyelik
13.11.2013
-
Yaş/Cinsiyet
36 / E
-
Meslek
Doktora öğrencisi.
-
Konum
İzmir
-
Ad Soyad
A** O**
-
Mesajlar
798
-
Beğeniler
386 / 218
-
Ticaret
16, (%100)
Güzel kardeşim, hayat ne yazık ki zor ve kimi zaman da acımasız. Yalnız şu an sahip olduğun düşünceler de son derece yanlış. Sen diyelim ki kolay yolu seçtin ve o düşündüğün şeyi yaptın. (Evlerden ırak, Allah korusun) Peki annen ne olacak? Seni dokuz ay karnında taşıyıp sana bakan, sen ağladığında ilk koşan, kendinden önce seni doyuran annen?
Günün birinde beş çocuk ağaçtan 8 ceviz toplamışlar, ama paylaşamıyorlar bir türlü. Derken öteden Nasreddin Hoca'nın geçtiğini görmüşler. "Hocam" demişler "biz yapamıyoruz, sen bize yardımcı ol." "Peki" demiş Hoca. Sormuş: "Bunları nasıl dağıtayım peki? Kul taksimi mi yapayım, Allah taksimi mi?" Çocuklar tabi hemen demişler "Allah taksimi Hocam..." Hoca almış cevizleri birine 3 tane vermiş, ötekine 2, birine hiç vermemiş. Çocuklar şaşmış buna, ne yaptığını sormuşlar. Hoca da "Allah taksimi istediniz. Onun paylaşımı böyledir, kimine çok, kimine az verir, kimine de hiç vermez..."
Kardeşim seni tanımayan biri olarak ufaklıktan Akşehir'e gittiğimde duyduğum bir fıkrayı paylaşmak istedim. Ola ki belki yüzünde bir tebessüm de belirir. Allah hiç ölmeyecek gibi çalışmayı ve her an ölecekmiş gibi ibadeti emreder. Bu dünyadaki sınavını da kimisi katlanılmaz zorluklarla, kimisi zenginlikle verir. Zenginin 40'ta 1 zekâtını vermesi belki de ona evlat acısından daha büyüktür ve en az senin kadar mahsun hissedebilir kendisini. Ya da hiç belli olmaz, bir anda tüm varlığını yitirir ve onun elinde bir zanaatı da yoktur kendisini idame ettirecek. Parası çoktur, ama sağlığı yoktur veya acıların en fecisi olan evlat acısına sahiptir. Bilemeyiz hiçbir şeyi ve hiç kimsenin durumunu...
Yaşın henüz genç, 20 yaşında delikanlısın. Şu an sen taşı sıksan suyunu çıkartırsın. Çok şükür anacığın başında, onunla aynı yerde nefes alabiliyorsun. Evine rızkını alnının teriyle kazanabiliyorsun. Bunlar büyük erdemler. Kafanı asla yere çevirme, alnın açık olsun, yüzün zaten ak...
Ne bedenine, ne de ruhuna zulüm etme. Her şeyi bir yana bırak ve tekrar tekrar anneni düşün. Maddi dünya kesinlikle yalandır. Maddi durumu bir yana koy, işte o zaman ferah hissedeceksin ve için de açılacak.
Önünde uzun ömrün var. Karşına daha iyi işler de çıkacak, bir hanımın da olacak ve çocuğun için, eşin için, anan için hayata tekrar dört kolla sarılacaksın. Ümit kaybedildiğinde kolayca bulunmaz ve bunun için onu hep filizlendirecek, yeşil tutacaksın. Göreceksin ki hayat aslında güzel ve anlayacaksın ki sahip olduğun birçok şey var minnet duyman gereken.
O en sevdiğin şeyi yap, denizlere bak... O denizin bir damlası veya dibindeki kumların bir tanesi de sensin ve sen olmazsan, o deniz de olmaz. Bunu aklından çıkarma asla...
Dilerim her şey gönlünce olur, kal sağlıcakla...
1 kişi bu mesajı beğendi.
-
Üyelik
07.02.2014
-
Yaş/Cinsiyet
37 / E
-
Meslek
Business Man
-
Konum
İstanbul Avrupa
-
Ad Soyad
H** D**
-
Mesajlar
1142
-
Beğeniler
247 / 199
-
Ticaret
25, (%100)
Bu gün bir karar ver hedef koy nasıl yapacağını araştır. Sende Milyoner ol. Fakir doğmuş olabilirsin. Şu anda fakir olabilirsin. Ama Fakir ölme. Biraz gayret edersen bazı şeyleri farklı yapmaya çalışırsan değişim başalar.
iqhaber.com
-
Üyelik
24.10.2014
-
Yaş/Cinsiyet
32 / E
-
Meslek
İş Adamı
-
Konum
İstanbul Anadolu
-
Ad Soyad
A** K**
-
Mesajlar
5
-
Beğeniler
0 / 0
-
Ticaret
0, (%0)
Benim çok etkilendiğim bir hikaye var belki sana da yardımcı olur.
Japonlar taze balığı hep çok sevmişlerdir. Fakat Japonya sâhillerinde bol balık bulmak artık mümkün olmamaktadır. Balıkçılar Japon nüfusunu doyurabilmek için ve piyasada yükselen bu talebi karşılamak için daha büyük tekneler yaptırıp, taze balık tutmak için daha uzaklara açılmaya başlamışlardır. Ancak balık için daha uzaklara/açıklara gidildikçe geri dönmesi de o kadar çok vakit almaya başlamıştır. Dönüş 1-2 günden fazla sürdüğü için, tutulan balıklar tazeliğini bu nedenle kaybetmektedir. Bu yolla avlanıp pazarlarda satılan balıkların taze olmadığını anlayan Japonlar ise bu balıkların lezzetini hiç sevmemişlerdir ve balıklar elde kalmıştır.
Bunun üzerine bu problemi çözebilmek için balıkçılar teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlardır. Böylece istedikleri kadar uzağa gidip avlanacaklar, tuttuklarını da soğuk hava deposunda dondurulmuş olarak saklamaya başlamışlardır. Ancak Japon halkı taze hâlde dondurulmuş balıkların da lezzet farkını yine hissedebiliyor ve donmuş olan balıklara fazla para ödemek istemiyormuş. Yine balıklara tezgâhta kalıyormuş.
Balıkçılar bu defâ, teknelerine dev balık akvaryumları yaptırmışlar. Avlanan balıklar, dev akvaryumlar içersinde biraz fazla sıkışacaklarmış ve hattâ birbirlerine çarpa çarpa biraz da aptallaşacaklarmış ama yine de canlı bir şekilde kıyıya ulaşabileceklermiş. Bu proje de ilk başta hiç yoktan iyi ve akılcı bir çözümmüş gibi görünüyordu. Nitekim balıkçılar da aynen böyle yaptılar. Ancak Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıkların da, sersemlemiş bir şekilde kıyıya geldikleri için taze balıklar gibi yeterince lezzetli olmadıklarını düşünüyormuş. Çünkü hareketsiz, uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balıkların, capcanlı, diri ve hareketli taze balığa göre lezzeti onlara göre çok daha farklıymış.
Pekâlā, Balıkçılar nasıl olacak da Japonya?ya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi? Siz olsaydınız ne yapardınız? Japonlar çok ilginç bir çözüm bulmuşlar: Derin büyük akvaryumlara küçük birkaç tâne köpek balığı bırakmışlar. Böylece hayâtta kalmaya ve yem olmamaya çalışan balıklar, ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak akvaryum içersinde yaşam mücadelesi verdikleri için, böylece zinde ve taze bir şekilde kıyıya ulaştırılabilmiş.
"Transferhot" Türkiye'nin Transfer Marketi.
-
Üyelik
23.04.2013
-
Yaş/Cinsiyet
32 / E
-
Meslek
Eğitmen
-
Konum
İstanbul Avrupa
-
Ad Soyad
D** A**
-
Mesajlar
2077
-
Beğeniler
522 / 448
-
Ticaret
21, (%90)
Yavuz Çetin bu topraklardan yaşamış belki de en yetenekli sanat adamıydı. İntiharına kadar hep parasızlıktan çekti. Düzene uyamadı, isyan etti. Şarkılar yaptı döneminde başarılı olamadı. Depresyona girdi doktora gidecek parası yoktu. Plak şirketinin oluşturduğu fonla doktora gidebildi. Major depresyon teşhisi konuldu. Bir gece kendini Boğaz'ın serin sularına bıraktı. Yaşamak İstemem demişti son albümünde, herkesin yapamadığını yaptı.
Raskolnikov gibi ele balta mı almalı yoksa Yavuz ağabeyin yolundan mı gitmeli?
Konservatuvar mezunuyum. Eline her gitar alan genç gibi "Rock Star" olma hayalleri ile girdik bu yola:) Yolun sonu bombok bir yere çıktı. Şimdilerde birkaç zengin çocuğuna özel ders veriyor arada da biranın kapağından ucuz olduğu yerlerde sahneye çıkıyorum. Fazlasıyla boş olan zamanlarımda da burda millete laf yetiştiriyorum.
Kendini dine ver azmedersen olur gibi safsatalara girmeyeceğim. Radikal kararlar al. İntihar fazla iddialı ,hala zaman var. Hayatta kalmak önceliğin olsun. Umarım bu dünyaya ve düzene uyum sağlarsın.