wmaraci reklam

Her Gün Saydırsak Yeridir; İnternet Dünyasının En Sevilmeyen 7 Mucidi

Siz de biliyorsunuz ki, internet de tıpkı dünya gibi bir yer. Yaptıkları iyilikler ve meydana getirdiği güzel buluşlarla internet ve bilgisayar kullanımını bize bahşeden minnet borçlu olduğumuz insanlar var. Tabii, herkesin amacı da interneti evlere şenlik kullandırmak değil. Bazıları da internet kullanıcıları tarafından en sevilmeyen icatların mucidi

Bu listemizde yer verdiğimiz 7 kişi hiç kuşkusuz bugün tüm Webmasterlar olarak içimizde bir saydırma isteği meydana getiriyor.  Hatta hadi bizi geçin bunların icatları yüzünden tüm internet kullanıcıları büyük bir kayıp yaşıyor ve bilgisayarını kaldırıp camdan aşağıya atma isteğiyle boğuşuyor. Alacağınız olsun beyler! diyor ve listeye geçiş yapıyoruz;

1- Ethan Zuckerman (Pop-up Reklamın Mucidi)

Soyadının güzel Türkçemizde çok farklı çağrışımlar bulunmasıyla kıl kapacağınız bu adam, bugün hepimizi çılgına çeviren, “Olmaz olsun böyle reklam!” Diye isyan ettiren pop-up reklamlarının mucidi. Elde edilen verilere göre her 10 internet kullanıcısından 7’si pop-up reklamları hem sevmiyor hem de en sinir bozucu reklam türü olarak tanımlıyor. Normal internet kullanıcılarına ne hacet, biz bile Pop-up’a illet oluyoruz…

Ethan Zuckerman, neyse ki yaptığı hatanın farkında. Bu illet reklam şeklini başımıza sardıran mucidimiz; “Reklam bence, internet dünyasının en büyük günahıdır.” demiş. Neyse ki bu reklam tipinin kendi oluşturucusu bile Pop-up’ı sinir bozucu buluyor. Sana hiç bir şey demiyoruz Ethan, öte tarafta görüşeceğiz işte o kadar!

Sohbet ve Chat Odaları Nedir? Nasıl Girilir?
İlginizi Çekebilir!

Sohbet ve Chat Odaları Nedir? Nasıl Girilir?

Sohbet ve chat odaları, insanların yaşamlarına renk katmaya devam ediyor. Özellikle kaliteli ve seviyeli gerçekleşen sohbetlerle, insanlar yorgunluğunu unutuyor, stresini atıyor ve yeni hikayeler yaratıyor. Bu nedenle, bu odalara giriş yap...

2- Rich Skrenta (İlk Gerçek Bilgisayar Virüsünün Mucidi)

Bu abimizin her ne kadar içinde kötülük tohumları barındırmasa da kendisi eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşüren adamdır. İlk defa 1982 yılında nereden aklına estiyse gidip, bir şaka virüsü hazırlıyor ve zaten daha yeni yeni eline bilgisayar geçen insanları korkudan titrettiriyor. 

Tamam, bu adamın niyeti belki o kadar kötü değildi fakat bunu duyan kötü niyetli insanlar hiç durur mu? Bu yapmışsa biz daha iyisini yaparız diye başlıyorlar zararlı yazılımları döktürmeye. Şakanın suyunu çıkartan Rich Skrenta’nın icadının 2014 siber suçlar raporuna göre; tüm bilgisayar kullanıcılarına maliyeti dünya çapında 400 Milyar Dolar olmuş. Eğer bilgisayarınızda bugün hala antivirüs kullanmak zorunda kalıyorsanız bunun ve o lisans paralarının tüm sorumlusu bu adamdır, yumulun.

3- İnternetin 3 Atlısı (Captcha)

Manuel Blum, John Langford ve Luis Von Ahn kısacası yazımızda internetin üç atlısı olarak adlandırdığımız bu ekip, “İnsan mısın?” sorusunun bilgisayarlar ve internet siteleri tarafından bize sorulmasının en büyük sorumlusudur. Gerçi, bu adamlar olmasa da Spam’le uğraşmak kalacaktık ama olsun, belki daha farklı bir çözüm bulabilirdik.

İnternetin 3 Atlısı tarafından geliştirilen Captcha, görme ve disleksi rahatsızlığı olan bilgisayar kullanıcılarının internet servislerini kullanmasını ciddi oranda önlüyor. Captcha’yı seslendirme seçeneği de maalesef bu tür kullanıcılar için metni tanımayı daha da zor bir hale getiriyor. 

İşin bir de zaman boyutu var. Ortalama olarak yapılan bir istatistiğe göre her gün 200 milyon bilgisayar kullanıcısı Captcha girişi yapıyor. Her birinin bu girişi 10 saniyede tamamlayacağını düşünürsek, her gün robot olup olmadığımızı anlamak için insanlık olarak 500 bin saat harcıyoruz.

4- Georg Bodenhausen (Konum Tabanlı Filtreleme Mucidi)

Hani bazı servislerin sitesine girdiğimizde yüzümüze yüzümüze “Bu servis sizin bölgenizdeki kullanıcılar için kullanılabilir değildir.” Yazısı çıkıyor ya, işte Georg Bodenhausen bu filtreleme sisteminin mucidi. Bu adam yüzünden evrensel olan internet olması gerektiği gibi hiç de evrensel olarak kullanılamıyor.

Ne yazık ki Türkiye’ye ilişkin verilere erişemedik ancak ABD’de bile sadece bu tür yasakları delmek için internet kullanıcılarının %17’si VPN veya Proxy servislerine yöneliyormuş. Gerçi biz Türkiye’de bu tür filtreleme ve sansür çalışmalarına alışkınız. Bu da gelir, bu da geçer diyoruz.

5- Lou Montulli (Tarayıcı Çerezlerinin Mucidi)

İnternette çerez denilen şeyin olmadığı dönemlerde bir internet sitesinin, o siteyi daha önceden ziyaret edip etmediğine dair hiçbir fikri bulunmuyordu. Sonradan Luo Montulli, Netscape internet tarayıcısı için çerezi (cookie) icat etti ve mertlik bozuldu.

Çerezlerin en büyük avantajı siteyi kapatıp tekrardan giriş yaptığınızda deliler gibi kullanıcı adı ve şifresi yazma zorunluğuna katlanmak zorunda kalmıyorsunuz. Çerezlerin internet kullanıcılarına en büyük zararıysa internet gizliliğinin erezyona uğratması oluyor.

Gelişmiş ülkelerde internet kullanıcılarının %86’sı çerezlerini saklamak için herhangi bir önlem alıyor. Diğer taraftan tabii bir de Breaking Bad’i izlemişsin bak bu kendin yap deney tüpleri ilgini çekebilir gibi zart zurt sunulan reklamlar var tabii. (Faydası da yok değil hemen vurmayın.)

6- Gary Thuerk (Spam’ın Mucidi)

Gary reyiz, 1978 yılında yeni bir bilgisayarın reklamını yapmak için tam 393 kişiye elektronik posta göndermiş. Bu ilginç reklam teklifine birçok kullanıcı “Yaaa bi gidiniz efendim” ve daha ağır şekillerde cevap ermiş olsa da Gary, aradan köşeden çıkan müşterilere satış yapmayı başarmış.

Gary’nin farkında olmadan ürettiği bu reklam tekniği, kendisinin ilk denemesinden 10 sene sonra tekrardan denenmiş ve başarılı olduğu görülünce günümüze dek kullanılmaya devam etmiş. Yapılan ilginç istatistiklerin sonucuna göre internet dünyasında gönderilen maillerin %90’ı spam maillerden oluşuyormuş. Haliyle şuanda maillerimizde gördüğümüz Spam kutusunun da tek sebebi bu abimiz.

7- Denis Toppen (CyberSquatting) Türkçesini bilmiyorum valla, bilen varsa söylesin

Ben Türkçesini bilmiyorum ama bilen varsa söylesin, CyberSquatting; bilinen marka veya projelerin yada tutabilme ihtimali yüksek olan alan adlarının satın alınarak, değerinin üzerinde satılması işlemidir. Bugün alan adı bulacağız diye tırım tırım whois sitelerinde fink atıyorsak, aham da sebebi bu abimizdir.

Denis, 1995 yılında markalar ve şirketlerin de arasında yer aldığı 100 alan adını satın alıyor ve daha sonradan bu alan adlarını satmak için şirketlerle uzlaşma yoluna gidiyor. Bu çakallığa daha sonradan farklı kişiler de el atınca yasalarla bu işe bir düzenleme getiriliyor. 1999 Yılında getirilen yasa ile marka hakları korunan alan adlarının normal şahıslar tarafından alınmasının önüne geçiliyor. Gerçi bizim Türkiye’de hala bal gibi bu domainleri avlayanlar var. Yalnız araştırdığım kadarıyla basit bir davayla alan adı sahibi, alan adını normal kayıt bedeli üzerinden alabiliyormuş.

Demedi demeyin, bu muhabbetin Türkiye’de ortada çıkmasının en büyük nedeni de şehir efsanesidir. Biri gitti bir markanın alan adını aldı, marka uğraşmak istemediği için alan adını üç beş kuruş verip satın aldı, sonra koca bir sektör patladı gitti.

Listenin en saydırılası ismi (ben hariç) sizce kim?

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍

Bu içerik hakkında daha önce tepki gösterilmemiş. İlk tekpi göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al