wmaraci reklam

Her Programcının Ortamlarda Hava Atmak için Bilmesi Gereken 7 İlginç Şey

Mesela ilk olarak ortamlarda şeklinize şekil havanıza hava katmak için bilgisayar anlamına gelen “computer” kelimesinin 1613 yılında kullanıldığını bilmekle başlayın. Evet, tarihi yanlış okumadınız, bilgisayar kelimesi bilinen tarihe göre ilk defa İngiliz yazar Richard Braithwait tarafından The Yong Mans Geanings isimli kitapta bundan asırlar önce kullanılmış. Gerçi yazar, “computer” kelimesiyle hesaplama işlemlerini yapan insanları kast etmiş ama olsun. Sonuçta ilk mi ilk…

Artık 16. asırda değiliz ve kablolarla plastikten yapılan bilgisayarlar gerçekler. Her gün bizim için sayısız işlem gerçekleştiren bu aletleri kullanarak hayatanızı geçindiriyorsanız, bilgisayarın tarihine ilişkin ilginç şeyleri bilmek bir gün ortamlarda muhakkak işinize yarayacaktır. Ortamlarda satabileceğiniz veya kendi genel kültürünüzü geliştirmeniz için, İşte her programcının mutlaka bilmesi gereken 8 ilginç şey.

#1- İlkel Bilgisayarlar (Pre-Computers) Buhar Gücüyle Çalışıyordu

1801 yılında Fransız bir tüccar olan Joseph Marie Jacquard, kumaş parçalarını kereste parçalarından kartlarla dokumaya yardım eden bir makine geliştirdi. Bu makine ilk ilkel bilgisayar modellerine fikir veren en önemli icatlardan biri oldu.

1830 yılına geldiğimizde ise dünya level atladı. İlk bilgisayarlar üretilmek için kollarını sıvandı ve birçok insan bir bilgisayar makinesi üretmek için ömrünü adadı. Bilgisayarların babası olarak bilinen Charles Babbage de bunlardan biri. Charles Babbage ilk ilkel ve buharla çalışan bilgisayarı geliştirdi.

Buharla çalışan bilgisayara Analytic Engine yani Analiz Motoru adı verildi. Bu ilkel bilgisayar tümüyle mekanikti ve çalışması için 6 farklı buhar motorunun ürettiği güce ihtiyaç duyuluyordu. Bir oda büyüklüğündeki Analytic Engine’i geliştirmek için Babbage her ne kadar ömrünü adamış olsa da makine hiçbir zaman tam olarak çalışmadı. Tahmin edin neden? Tabii patron tribinden! Patronuyla olan anlaşmazlıkları ve fikir uyuşmazlığından dolayı Charles hiç bir zaman Analytic Engine’i tamamlayamadı.

İçerik Sitelerinin Önü Alınamaz Trafik Kaybı
İlginizi Çekebilir!

İçerik Sitelerinin Önü Alınamaz Trafik Kaybı

Bu sektördeki 9. yılım. Onlarca site açtım, daha fazlasına içerik hizmeti verdim, çevremdeki insanlar da genellikle bu sektörden oldular. İşlerse, hiçbir zaman daha iyiye gitmedi. İlk girdiğim dönemden bugüne kadar, içeriğe dayalı ...

#2- İlk Bilgisayar Programcısı Bir Kadındı

E artık herhalde programlama dillerini anlamanın ve öğrenmenin neden bu kadar zor ve zaman alıcı olduğunu anlamışsınızdır. İlk bilgisayar programcısı 1843 yılında ortaya çıkan Ada Lovelace adındaki kadındı. İngiliz kökenli bir matematikçi olan Ada Lovelace’in çalıştığı ilk bilgisayar ise bir üst maddede bahsettiğimiz Analytic Engine adındaki ilkel bilgisayar modeliydi.

Peki modern dünya açısından en başarılı kadınlardan biri olan Ada bir TED konuşmasında sahne aldı mı dersiniz? Maalesef hayır. Ada Lovelace’in uzun bir hayatı olmadı. Kendisi henüz 36 yaşındayken hayata veda etti, toprağı bol olsun.

#3- İlk Bilgisayar Bug’ı Gerçek Bir Böcekti!

Bug yani “örümcek” sözcüğü yazılımlardaki hataları nitelendirilmek için kullanıldığını artık bilmeyenimiz yok. Bu terim anlamlı sözcük ilk defa Thomas Edison tarafından 1878 yılında kullanıldı. Popüler olması için ise üzerinden 60 yılı aşkın sürenin geçmesi gerekti.

ABD ordusunda deniz subayı olan Grace Hooper, 1947 yılında Mark II isimli bilgisayarın testlerini yaparken bilgisayarın içine kaçan bir güve test işlemlerinin önüne geçti. Grace Hooper ver arkadaşları bu böceği bilgisayardan çıkarıp, sistem hatalarını “bug” olarak adlandırmayı resmileştirdiler. Hatta çıkardıkları güveyi test günlüğüne bantla yapıştırıp not aldılar. İlk bug ile birlikte Grace Hooper ve arkadaşları “debugging” adını verdiğimiz böcek ayıklama işini de yapmış oldular.

#4- İlk Dijital Bilgisayar Oyunu Hiç Para Kazandırmadı

Şimdilerde milyonlarca dolarlar kazandıran oyunların aksine ilk dijital bilgisayar oyunu maddi açından hiç bir başarı elde etmedi. İlk dijital bilgisayar oyunu 1962 yılında MIT (Massachusetts Institute of Technology)’de bir bilgisayar programcısı olan Steve Russel ve ekip arkadaşları tarafından tasarlandı. Spacewar, Türkçesiyle uzay savaşı olarak yapılandırılan bu oyunda iki oyuncu, oyun kumandaları yardımıyla iki minik uzay gemisini kontrol ediyordur.

Oyunda düşmanlardan kaçmanız ve onlara ateş ederek yok etmeniz gerekiyordu. Düşman ateşlerinin yanı sıra ekranda beliren yıldız nesnelerinden de kaçmalıydınız. Uzay geminizle bir yıldıza çarptığınızda kendi geminizi yok olabilirdi.

İlk dijital bilgisayar oyunu MIT’dekiler tarafından kısa sürede popüler oldu ancak oyunun yapımcıları hiçbir zaman Spacewar’dan gelir elde et meyi düşünmedi. Hatta özgür yazılım ruhuna sahip geliştiriciler yazılımın kaynak kodlarını ücretsiz olarak yayınladılar.

#5- E Sıkıldık, Bi’ Çay Koyalım Virüs Yapalım

Virüslere karşı korunma metodunun mucidi olarak görülen Fred Cohen, 1983 yılında ilk bilgisayar virüsünü tasarlamıştır. İlk bilgisayar virüsünün tasarlanma amacı bilgisayarla zarar vermek değil, bilgisayarlara zarar verme potansiyeline sahip olan yazılımların olabileceği iddiasını kuvvetlendirmekti. Tasarlanan virüs bir bilgisayarı tanıyor ve Floppy disketler yardımıyla kendini bir bilgisayardan diğerine kopyalayabiliyordu. Böylece bilgisayar tarihinin ilk virüsü can sıkıntısı sonucu iddiayla karambole doğmuş oldu.

#6- Programlama Bir Ülke Olsaydı?

Papua Yeni Gine şu an 836 dil ile çeşitliliği en yüksek ülke. İkincilikte 700’den fazla dille Endonezya, üçüncülükte ise 500’ü aşkın dilin konuşulduğu Nijerya yer alıyor. Bugüne kadar tarihi olarak incelendiğinde 700’ü aşkın programlama dili olduğu biliniyor. Eğer programlama bir ülke olsaydı kesinlikle Nijerya’yı geçerdi. Papua Yeni Gine için yapacak bir şey yok. Adamlar inat etmiş o kadar dil konuşmuşlar. Birincilik programlama dillerinde olsaydı ayıp etmiş olurduk zaten.

#7- Playboy Dergisinin Yayınladığı Bir Fotoğraf Tüm Görüntü İşleme Algoritmalarında Kullanılıyor

Daha önce gördünüz mü bilmiyorum fakat Lena Söderberg’e ait olan ve Playboy magazin dergisinde yayınlanan bir fotoğraf 1972 yılından beri hemen her tür görüntü işleme algoritmasını test ederken kullanılıyor. Peki neden daha ikonik fotoğraflar tercih edilmiyor da bu fotoğraf tercih ediliyor?

Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü’nden David Munson’a göre sıkça bu fotoğrafla karşılaşıyor olmamızın ardında yatan iki popüler neden var;

  • Görsel detayların harika karşımına sahip. Parıltılar, gölgeler ve desenler resim işleme kapasitesini test etmeyi kolaylaştırıyor.
  • Lena’nın fotoğrafı çok çekici. Resim işleme algoritmalarıyla genelde erkek toplulukları uğraşıyor. Doğal olarak Lena’yı görmek zamanla yazılımcıların ilgisine mahzar olmuş.

Tüm bilgileri cebe attıysanız, buradaki işiniz bitmiş demektir. Artık bu bilgileri farklı farklı ortamlarda satıp, havanıza hava katmaya hazırsınız :)

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍

Bu içerik hakkında daha önce tepki gösterilmemiş. İlk tekpi göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al