- #1. Duvar Örmeyin, İçerik Hazırlayın
- #2. Cümlelerinizi Kısa Tutun (Eğer Tutabilirseniz…)
- #3. Terimlerin Adamı Olmayın, Halkın Adamı Olun
- #4. Alt Başlıkları Sevin, Sayın ve Kullanın
- #5. Maddeli Listeler Candır, Gerisi Heyecandır
- #6. Görseller İçerikler için Var, Onları Kullanın
- #7. Dışarıyı İçeriğe Getirin
- #8. Liste Oluşturun
İnsanların gerçekten yayınladığınız içerikleri baştan sona okuduğunu sanıyorsanız, ciddi şekilde yanılıyorsunuz. İnternet ile birlikte yepyeni bir içerik kültürü de ortaya çıktı. Artık insanlar iletişim çağında yaşıyorlar ve hızın kendileri için ne demek olduğunu biliyorlar.
Dolayısıyla okuyacakları ve faydalanacakları içeriklerin de mikrodalgada fırınlanan dondurulmuş yiyecekler gibi olmasını istiyorlar. Hızlı ve kolay tüketilebilir…
Dünya çapında yapılan istatistiklerde internet okurlarının içerik sayfalarındaki aktivitelerinin ortalamasının sadece 15 saniye olduğunu biliyor muydunuz? Hatta bırakın okuma ortalamasını, sosyal medya analiz şirketlerine göre insanlar sosyal medyada paylaştıkları içeriklerin çoğunluğunu dahi okumadan paylaşıyor.
Gerçi teslim tarihi yarın mevzusundan muhtemelen siz de bunu biliyorsunuz. O halde insanların gerçekten okuyabileceği içerikler üretmek için sadece yazmaktan daha fazlasını yapmalı ve aynı zamanda yazılarımızı makyajlamayı da öğrenmeliyiz.
Dr. Jakob Nielsen tarafından yapılan bir araştırmaya göre basit kurallara uyarak okunma oranını %57 arttırabilmenin mümkün olduğunu sonucuna varılmış. Onu nasıl yapacağız diyorsanız, bu 8 adımı içerikleriniz üzerinde uygulayarak yazılarınızın daha çok okunmasını sağlayabilirsiniz;
#1. Duvar Örmeyin, İçerik Hazırlayın
Başlı başına duvar bloğu gibi görünen internet içerikleri ziyaretçinin zaten muhtemelen geçireceği 15 saniyeyi daha da aşağıya çekiyor. Bunun en büyük nedeni paragraflama düzeninin baştan sona hatalı yapılıyor olmasıdır.
İnsanlar uzun yazıları gerçekten kolayca okuyabilirler ama doğru paragraflandırılmamış uzun yazıları çok daha nadir okuyacaklardır.
İçeriklerinizin paragraf aralarına bolca boşluk koyun. Böylece okurlar yazıyı daha kolay ayrıştırıp küçük küçük parçalar halinde yazıları okuyabilir ve kolayca göz ucuyla tarayabilirler.
Google Algoritma Güncellemeleri Nasıl Takip Edilir? 10 Harika Araç!
Google’da her yıl yüzlerce algoritma değişikliği yapıldığı söyleniyor. Elbette biz Google çalışanlarının yalancısıyız… Bu güncellemelerin bir kısmı kapsamlı güncellemeler olup; kedi, köpek, at, eşek ve panda gibi akılda ...
#2. Cümlelerinizi Kısa Tutun (Eğer Tutabilirseniz…)
Doktora tezi gibi yazılmış upuzun cümleler sadece akademik alanda ve “bir şey bilmiyorum ama hoca biliyorum sansın” diye düşünülerek bilgi kalabalığı yapılan sınavlarda işe yarar.
Düşünsenize, halkın zaten çok az kısmı okuyor ve içeriklerini okuyacak insanların sadece küçük bir kısmı yüksek eğitime sahip insanlar olacak. İlkokul mezunu olandan tutun ilkokul mezunu olmayana kadar herkes artık interneti kullanıyor.
Şimdi, tüm bu insanların var olduğu gerçeğini yok sayıp “Ben elit kitlenin adamıyım” rolüne yatarsanız o iş olmaz. Haliyle cümlelerinizi insanların tek seferde okuyup anlaması oldukça mühim bir konu haline geliyor.
Yine de bazen öyle anlar geliyor ki, gerçekten çok uzun cümleler kurmamız gerekebiliyor. Böyle durumlarda da mutlaka iki cümleyi bağlaçlar ve virgül işaretleriyle ayırmayı ihmal etmeyin. Bu sayede düşük eğitimli de olsa günlük konuşma yapısına olan benzerlikten dolayı içeriğinizi insanlar kolayca okuyup anlayabilecektir.
#3. Terimlerin Adamı Olmayın, Halkın Adamı Olun
Türkçenin kelime zenginliğinin ne kadar büyük olduğunu zaten hepimiz biliyoruz. Az biraz o dilden, biraz da şu dilden derken aynı anlama gelen ama farklı şekilde yazılan on binlerce sözcük türemiş. Tamam, Türkçe zengin ama insanlar o kadar zengin değil.
Kelimelerinizi seçerken daima en sade ve günlük yaşamda en çok kullanılan kelimelerden yana tercihinizi kullanın. “Ya, bunlar işte hep SEO’nun alametifarikası!” deyip geçerseniz, okurun o cümleyi anlaması için alametifarikanın vikipedi sayfasını ziyaret etmesi gerekebilir.
#4. Alt Başlıkları Sevin, Sayın ve Kullanın
Gerçekten içeriklerini en rahat okuduğunuz internet sitelerini gözden geçirirseniz, bunların hepsinde adam akıllı bir başlık dizilimi olduğunu görebilirsiniz.
Başlıklar içeriklerin gizli silahlarıdır. Onlar sayesinde yüzlerce farklı soruya ve soruna cevap verebilir, içeriğinizi istediğiniz kadar genişletebilirsiniz. İşin en güzel tarafı da bunu yaptığınız için hiçbir negatif eleştiri almazsınız.
Alt başlıklar içeriğin kullanıcılar tarafından daha kolay taranmasına da yardımcı olur. Siz gidip 2.000 kelimelik bir içerik oluşturuyorsanız ve tüm bu içeriği tek bir başlık altına sokuyorsanız, vay o okurun haline!
Adam belki sadece tek bir sorunun yanıtı almak için o konuya gelmişti. Şimdi, bu adam suyun faydasını öğrenmek için suyun periyodik cetveldeki yerini de bilmek zorunda mıydı? Bence değildi.
#5. Maddeli Listeler Candır, Gerisi Heyecandır
Maddeli listeler yani ecnebilerin deyimiyle “bullet points” içerik işinin en has noktalarından biri, yazarın da en büyük kurtarıcısıdır. Baktınız içerik yoldan çıktı ve gittiğiniz yol yol değil. O halde hemen işaretli listeleri kullanarak durumu kendi lehinize çevirebilirsiniz.
İnsanlar içeriklerin arasında madde işaretlerini gördüğü anda “Anee bu kısacak ki. Ben hemen okurum zaten bunu” diyerek o maddeleri gözden geçirmeye başlıyor. Ya da hiç olmadı en fazla bir iki kelimesini okuyarak, orada işine yarar bir şey olup olmadığını çözebiliyor.
Özellikle detaylandırıp, dallandırıp budaklandıracağınız bir şeyler varsa onu düz metne sığdırmak yerine işaretli listeyle hem daha kolay yazabilir hem de daha kolay okunmasını sağlayabilirsiniz.
#6. Görseller İçerikler için Var, Onları Kullanın
Tamamen metin içerikten oluşan yazıları artık sadece sağlık siteleri ve devlet kurumlarının siteleri yayınlıyor. Gerçekten okunan içerikler üreten internet sitelerinin içerikleriyse daha çok görsellerle süslenmiş oluyor.
Görsellerin doğru oranını bulmak ve doğru oranda kullanmak, okurun uzun uzun içerikleri daha büyük bir zevkle okumasına yardımcı olabiliyor. Tabii bir oran var diyorum. İçeriğin ihtiyacına göre görseli belirlemek ve bu oranda doğru görseli kullanmanız gerekiyor.
1.000 kelimelik bir içerikte tek bir görsel varsa orada yanlış da var demektir. Unutmayın; “Bir görsel bazen yüzlerce kelimenin anlatamadığını bir çırpıda anlatabilir.” demişler. Yalnız bunu kim demiş, ben bilmiyorum.
#7. Dışarıyı İçeriğe Getirin
Bu konuda gerçi bizim Webmasterların tepkisini biliyorum. Aman dışarıya link vermeyelim, yok efendim şimdi içeriğin o kısmını alıntılarsak Google içeriği alıntı kabul eder vesaire vesaire vesaire…
Her gün onlarca yabancı kaynaktan yazı okuyorum. Adamlar ortaya bir iddia attıkları anda onu ispatlamak için kenara köşeye bir link sokuşturuyor, farklı bir kaynaktan alıntı yapıyor. Biz de link vermemek için kendimizi yırtıyoruz.
Çok kasmayın. Eğer içeriğin gerçekten bir dış linke veya alıntıya ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız onu oraya koyun. Hatta istatistik raporuna dair görseli ekleyin, hiç olmadı bir video ekleyip atıfta bulunun. Sizin söylediğinizi doğrulamak için okurun 8 farklı kaynağı daha gezmesine gerek kalmasın.
#8. Liste Oluşturun
Malum sitelerin dört bir tarafta cirit atmasının bize en büyük yararı, yediden yetmişe herkesin artık “liste” veya “liste içeriği” türlerinin ne olduğunu öğrenmesi oldu. İnsanlar liste içeriklerini gerçekten daha okunabilir kabul ediyor.
Siz de o zaman onlara kabul edileni verin. İçeriğinizi düz bir yazı yerine liste içerikleriyle verin. Google başta olmak üzere diğer tüm arama motorlarının da tıpkı insanlar gibi liste içeriklerine ayrı bir sempati duyduğunu ayrıca hatırlatalım.