Kendi Rakibinizi Yaratın

Dijital dünyada rekabet pek çok zaman hoşunuza gitmeyebiliyor biliyorum. Alanımızdaki tek içerik üreticisi olmak ya da rakiplerimizin açık ara önüne geçmek isteyebiliyoruz gerçekten de evet. Ancak rekabet çoğu zaman ilerleyişin en büyük yardımcılarından birisi olabiliyor. Biz bu yazımızda işinize katkı sağlayabilecek bir rekabet modeliyle karşınıza çıkıyoruz. Kendi yarattığınız rakiplerle yarışmak efendim.

Kendi yarattığınız rakiple bir mücadeleye girdiğinizde kaybetme şansınızı ortadan kaldırıyorsunuz. Özellikle internet sektöründe bunu sizin sitenizle kafa kafaya rakip olabilecek bir paravan blog kurduğunuzda daha iyi hissedebilirsiniz. Bu paravan blog günün sonunda sizin sitenizi arama sonuçlarında zirvelere çıkartabilir ve rahat bir nefes almanızı sağlayabilir. Elbette konu sadece bununla da sınırlı değil. Hedeflediğiniz kitleler yavaş yavaş kemik kitle haline gelsin istiyorsanız bir rakibiniz olmalı, eğer bu rakibi de kendiniz yarattıysanız etki alanınızı direkt olarak ikiyle çarpabilirsiniz. Ayrıca daha tutucu bir hale gelen kitlenizin de işinizi daha çok sahiplenmesi durumu da var. Tadından yenmez gerçekten. Gelin bununla ilgili hem yakın tarihten hem de şirket stratejilerinden birer örnek anlatalım.

ABD ve Rusya Olayı ve Devamı

ABD ve dönemin SSCB’si Rusya arasında yaşanan büyük rekabeti hepiniz tarihte duymuş ve bazılarınız yaşamışsınızdır. Soğuk savaş dönemi, ardından gelen ekonomik sataşmalar büyük bir rekabeti gözler önüne seriyordu değil mi? Aslında bundan her alanda bahsetmek pek de mümkün değildi. Uzay konusu ve askeri düzendeki rekabet elbette çok büyüktü ancak SSCB yoksullukla boğuşan bir ekonomik yapıya sahipti. Buna karşın Batı Blok’u olarak adlandırabileceğimiz ülkelerin neredeyse tamamında işsizlik, yoksulluk gibi konular pek de büyük gerçekçiliğe sahip değildi.

Yine de ABD bu noktada da rekabeti körükledikçe körüklüyordu. Çünkü kendilerine bir rakip yaratmanın meyvelerini çoktan tatmış ve beğenmişlerdi. Hatta Sovyetler’in dağılışında buna bir atıfta bulunulduğu da rivayet edilir. Dışişleri Bakanı, meslektaşı olan ABD Dışişleri Bakanına “Size son bir kötülük daha yapıyor ABD’yi düşmansız bırakıyoruz” dediği söylenilir hep. Haksız sayılmazlar değil mi? ABD bunun ardından Afganistan, Irak ve diğer Orta Doğu ülkelerinde kendisine rakip yaratma arayışına da bundan girdi diyemez miyiz? Neyse politikayı bir yana bırakarak devam edelim.

İlginizi Çekebilir!

Girişimler Yurtdışında Ne Kadar Bütçeyle Yola Çıkıyor?

Genellikle başlangıç planı her ne kadar iş uygulanmaya başlandığında hızlıca değişiyor olsa da öngörünün önemi yadsınamaz bir gerçektir. Bugün bir işe başlıyorken bütçe, nereye kullanılacağı gibi noktalar mutlaka düşün...

Marvel ve DC Rekabeti

Forumlarda, sosyal medya platformlarında ve video yorumlarında Mervel ve DC fanatiklerinin birbirleriyle nasıl çekiştiğini biliyoruz. Şirketlerin ikisi de birbirlerinden güzel çizgi romanlarıyla anılıyor ve bundan dolayı diğer çizgi roman firmalarının isimlerini bile hatırlamıyoruz artık. Fark açıldı da açıldı yani. Amerika ve dünya genelinde daha büyük bir çizgi roman şirketi anamıyoruz ve bu iki üreticinin evrenlerine ait oyunlar, filmler görüyoruz sürekli.

Burada birbirlerine rakip yaratma durumundan bahsedemesek de rekabetin faydasından bahsedebiliyoruz. Bugün sektörün tek başına %70’ini bu iki şirket oluşturmakta ve oranları da ayakta kalamayan şirketlerin batmasıyla büyümeye devam ediyor. Olaya global çerçevede bakacak olursak iki şirkete de ev sahipliği yapan ABD, kendi içerisinde kendi rakibini yaratıp bunu dünyaya kültür endüstrisi yoluyla empoze etti de diyebiliriz belki ne dersiniz?

Daha önce böyle bir denemede bulundunuz mu? Konuyla ilgili görüşlerinizi yorumlarda bekliyoruz efendim. Sağlıcakla kalın.