Bir blog ya da haber sitesi fikriniz mi var? Hatta belki de sil baştan bir kişisel blog hayata geçirmek istiyorsunuzdur? Peki, açık konuşalım onlarca örnek arasından sıyrılmak, hele ki yazı modası yavaş yavaş arkamızda kalırken mümkün mü? Site sahibi olma treni gardan ayrıldı mı?
Bugün bu tip atılımları yapmayan pek çok kişi için cevabın “evet” olduğunu biliyoruz. Hatta şu an oldukça başarılı sitelere sahip olan ve bu adresleri yöneten insanlar dahi bu soruya “evet” diyebilirler. Muhtemelen samimi de olacaklardır, zira konfor alanlarından çıkıp aynı yollardan tekrar koşmalarını beklemek hem haksızlık olurdu, hem de bunu büyük bir ihtimal tercih etmezlerdi. Bir değişim olduğu gerçekten çok açık ancak bu değişim için “tren kaçtı” denilebilir mi gerçekten? Gelin bu yazımızda bu durumu ele almaya çalışalım.
Tren Doğru Bir Metafor mu?
Konuyu ele alan yaklaşım hakkında ilk sormamız gereken soru, trenin doğru bir metafor olup olmadığı olacaktır. Aslına bakarsanız bazı sektörler için geç kalmak gerçekten de mümkün bu nedenle trenin geç kalma durumu özelinde iyi bir metafor olduğu çok açık. Ancak eğer internet sitelerini ele alacaksak bu metaforu geliştirmemiz, değiştirmemiz ve duruma özel bir hale getirmemiz gerekiyor.
Tren, gardan kalkışını gerçekten aldı. Fakat bu arkadaşla ilgili bilmeniz gereken iki tane şey var. Birincisi, tek bir lokomotifi yok ve treni taşıyan pek çok lokomotif mevcut. İkincisi ise, hızı da her yerinde aynı değil. Dolayısıyla koşarak kovaladığınızda yetişebileceğiniz pek çok vagonu bulunuyor. Bu da bize gösteriyor ki metafor hem doğru, hem de yanlış. Bugün yeni internet sitesi açtığınızda tutunabileceğiniz bir vagon bulamayabilirsiniz ve açtığınız kategorinin vagonu varacağı gara çoktan yaklaşmış olabilir. Diğer bir yandan da ufak bir ivmeyle kolayca kendinizi içeri atabileceğiniz vagonlar da henüz mevcut. Önemli olan da işte tam bu noktada tercihinizi doğru yapabilmekte geçiyor.
Yaz Aylarında Webmasterlar Neden Tembelleşiyor? İlacı Nedir?
Ünlü Fransız yazar Jules Renard tembellik için; “Tembellik, yorulmaya başlamadan önce dinlenme alışkanlığından başka şey değildir.” demiş. Modern zamanların kahramanı Webmasterlar olarak biz de Renard’a cevaben; “Tembel de...
Hangi Vagonları Yakalayabiliriz?
Genel içerikli siteler için evde, küçük ve kişisel sermayelerle başarı elde etmenin artık çok zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak daha kategori özelinde yer alan sitelere de çok yüklenildi ve artık ya trafiği çok düşük ve geliri yok denecek kadar az siteler kaldı ya da rekabeti omuzlamak gereken alanlar. Tabii burada kaçırılmış bir durum yok. Doğru planlama, doğru içerik ve doğru kategori gerçekten de bireysel projelerin sektörel zirvelere taht kurmasıyla sonuçlanabiliyor. Yani ‘niş site’ vagonunu hâlâ yakalayabiliriz. Sadece biraz daha hızlı koşmalıyız.
Daha kolay yakalanabilir bir vagon da İngilizce internet siteleri. Birkaç adımda gerçekten konumunuzu alabileceğinizi söyleyebilirim. Yapmanız gereken şey sadece İngilizce yazım dilinizi geliştirmek o kadar. Türkçe için yaptıklarınızı, bu dil için gerçekleştirdiğinizde çok daha kolay bir yerlere geleceğiniz çok açık. Bununla sıkboğaz etmek istemiyorum sizi, ancak oyunu ‘çok zor’ ayarlarda oynadığınızı ve erindiğiniz şeyin bu ayarlar barından ‘kolay’ı seçmek olduğunu bilin.
Sizce hangi alanları yakalamak artık çok zor ve atılım yapmak yersiz bir çaba olacaktır? Yorumlarda görüşelim.