lostyazilim
tr.link

6 Adımda Bounce Rate’i Düşürerek AdSense Gelirini Arttırmak

Bounce Rate veya Google Analytics’de yer alan Türkçe çevirisiyle “Hemen Çıkma Oranı” Analytics’i kullanan her 10 kullanıcıdan 8’inin yanlış bildiği dünyalar tatlısı bir oran olarak tanınıyor. Bounce Rate’in aslında Türkçeye çevirisi bu oranı tamamen yanlış anlamamıza veya yanlış şekilde yorumlamamıza neden oluyor.

Bounce Rate veya Türkçe karışılığıyla Hemen Çıkma Oranı; internet sitenizi ziyaret eden kullanıcıların gerçekten hemen çıktığını gösteren oranı değildir. Birçok kişi Google Analytics’i Türkçe olarak kullanıyor ve “Hemen çıkma oranı” metriğini okuduğunda aklına ilk gelen şey sitesini ziyaret eden kullanıcıların hemen, 5 - 10 saniye veya en geç 1 dakika içerisinde terk ettiği yanılgısına düşüyor. 

Oysa gerçek Bounce Rate; İnternet sitenizi ziyaret eden kullanıcıların sizin sitenize geldikten sonra sitenizin farklı bir sayfasına geçiş yapmadan sitenizi terk etme oranıdır. Örneğin internet tarayıcınızı açtığınız anda bu sayfaya geldiğinizi ve bu yazıyı okuduğunuzu varsayalım… Şimdi tarayıcı direk kapatır veya bu sekmeyi kapatıp yeni bir sekme açıp, farklı bir internet adresine gitmiş olursanız siz, hemen çıkan kullanıcı olursunuz. 

Bunun aksini yapıp, bu sayfayı okudunuz veya bu sayfada belirli bir süre geçirdiniz. Akabinde Forum bölümünü veya yukarıdan herhangi bir sayfayı ziyaret ederseniz, hemen çıkmayan kullanıcı olursunuz. Çünkü siz bu internet sitesini ziyaret ettiniz ve WM Aracı alan adına ait bir diğer sayfaya geçiş yaptığınızda da aslında ziyaretinizi devam ettiriyorsunuzdur.

“Eee, Bu kavramın tam doğrusu sence ne olmalıydı Being’ciğim” derseniz bence “Sıçrama Oranı” Bounce Rate’in Türkçeye çevrilmesi için en uygun kelime olacak ve böylece yanlış anlaşılmaların önüne geçilmiş olacaktır.

Bounce Rate konusu ilginizi fazlasıyla çekmeyi başardıysa ve ipuçlarına geçmeden evvel bu oran hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız hemen aşağıdaki linkten Bounce Rate yazımızı okuyarak detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz;

❱❱ https://wmaraci.com/nedir/bounce-rate

Bounce Rate (Hemen Çıkma Oranı) Düşürülerek Nasıl Gelir Arttırılır?

Sitenizin hemen çıkma oranını düşürmeniz demek, sitenize giriş yapan kullanıcıların sitenizin başka sayfalarını da ziyaret ettikten sonra ziyaretini sonlandırması demektir. Ziyaretçinin tek sayfada ziyaretini sonlandırması yerine birden çok sayfayı dolaşması demekse, ziyaretçinin daha fazla reklam görüntülemesi ve tık atma potansiyelinin yükselmesi anlamına geliyor.

Bounce Rate’i düşürmek içinse yapabilecekleriniz oldukça basit ve temel adımlardan ibaret;

Her Programcının Ortamlarda Hava Atmak için Bilmesi Gereken 7 İlginç Şey
İlginizi Çekebilir!

Her Programcının Ortamlarda Hava Atmak için Bilmesi Gereken 7 İlginç Şey

Mesela ilk olarak ortamlarda şeklinize şekil havanıza hava katmak için bilgisayar anlamına gelen “computer” kelimesinin 1613 yılında kullanıldığını bilmekle başlayın. Evet, tarihi yanlış okumadınız, bilgisayar kelimesi bilinen ...

#1. Bir Paragrafta En Fazla 4 Cümle Olsun

Tıpkı bir kadında veya bir erkekte olduğu gibi Bounce Rate’i etkileyen ilk önemli faktör içeriğin görselliğidir. Koca koca metin bloklarını oturup mobil cihazdan veya bilgisayar ekranından okumayı hiç kimse sevmez. 

Buna karşın eğer yazı içlerindeki paragraflamaları bol tutar ve hatta 4 yerine 3 cümlelerden oluşan paragraf yapıları kullanırsanız, ziyaretçi için yazı daha okunaklı görünecek ve kendi kafasında kurduğu okuma iş yükünü düşürecektir.

Bir de artık bağrına bağrına mobil önem kazandı diyip duruyoruz. İstisnaları göz önünde bulundurmazsak artık her internet sitesinin %20-45 trafiği mobil platformlardan geliyor. Normal bir bilgisayar ekranında 5-6 cümleden oluşan metin blokları oldukça okunabilir duruyor olabilir. Peki, mobil kullanıcıların bu hareketinizle gözünü kanatabileceğinizi ve istemsiz olarak geri arama motoru veya geldiği kaynağa dönebileceğini bilmiyor musunuz? Bence biliyorsunuz.

O halde ne yapıyormuşuz, içeriklerimizi ansiklopedi formundan çıkarıp onları dijital platformlara uygun hale getiriyoruz.

#2. İçeriğin Okuma Alanı 700 ve 800 Piksel Arasında Olsun

Paranın gözünü çıkaran ve profesyonel olarak internet dünyasında yayın yapan blogların tasarımlarını göz önünde bulundurursanız bunların genelinin görsel olarak sayfanın üçte ikisinde içeriğini yayınladığını görürsünüz.

Bunun birkaç farklı nedeni var ki, tasarımcı arkadaşlar bunları zaten muhtemelen biliyordur;

  • Geniş içerik alanları sayfalar demek Sidebar’a daha az yer kalması ve zaten güç bela tık alan Sidebar’ın etkileşiminin tümüyle ölmesi demektir.
  • İçerik okuma alanının küçük olması okuyucuya içeriğe ve menü bölümüne odaklanma şansı sunar.
  • İdeal ve göz yormayan paragraf yapılarının çok az karakter sayısıyla bile ortaya çıkmasına yardımcı olur.
  • İçerik alanı zaten dar olduğu için mobilde dağlar kadar farkın görülmemesini sağlar.

Yukarıda yer alan maddelerin üzerine sanırım bu konuda daha fazla bir şey söylememize gerek kalmıyor.

#3. İçerikleri Bölümleyin

Önemli istatistik şirketlerinin açıkladığı raporlara göre internet dünyasındaki kullanıcıların %40’ı okur kalan %60’ı ise tarayıcılardan oluşuyor. Okurlar içeriği baştan okumaya başlayıp, içeriğin sonuna kadar okuma işlemini tamamlayan kişilerdir. Tarayıcılar ise içeriğe yüzeysel olarak göz gezdiren hatta olabildiğince ihtiyacını karşılayacak bilgiyi almaya çalışan kesimdir.

Türkiye’deki okuma oranını da göz önünde bulunduracak olursak, tarayıcıların ülkemizdeki oranı sanırım %70 ile %80’lere kadar çıkıyordur. Haliyle bu durumda içerikleri bölümlememiz oldukça önemli.

Elinizden geldiğince görseller ekleyin, numaralandırmalı liste, maddeli liste, başlık hiyerarşisi vb. Biçimleri kullanarak hem okuyucular için hem de tarayıcılar için yazıları daha kolay hale getirebilirsiniz.

#4 Beyaz ve Siyahtan Şaşmayın

Hayır mevzu Beşiktaş filan değil. Kitapların %99’u beyaz kağıt üzerine siyah yazı olmak suretiyle basılıyor. Haliyle insanlar en çok gördükleri bu tarza oldukça alışkınlar. Siz de onların suyuna giderek beyaz ve siyahtan şaşmayın. Bir de Allah aşkına ergenimsi renkler kullanarak Bounce Rate’e tavan yaptırmayın.

#5. Font Boyutunu Elden Geçirin

Font boyutunuzu küçük yapmaktan kesinlikle kaçının. Herkes küçük font ile yazılan yazıları okumak konusunda şikayette bulunabilir ancak hiç kimse büyük yazı fontu için size mana bulmayacaktır. Büyük dedik diye lütfen 20 px paragraf fontu kullanmayalım, yoksa mobil cihazdan bu içeriği okuyacağız, sayfayı kaydıracağız derken parmak kanserine yakalanabiliriz.

#6. Bold’un Cesurluğuna İnanın

Bold yani kalın yazı içeriğin en önemli kısımlarını kolayca öne çıkarabilmeniz için size verilmiş bir tür adeta biçim hediyedir. Bu hediyeyi ne çaçur ederek bütün paragrafı baştan aşağıya siyaha bulayın ne de yazılarınızın sürekli aynı görünmesini sağlayacak kadar az kullanın. İyi bir denge yakalayın ve anahtar kelimelerin dışında da gerçekten kullanıcının dikkatini çekebilecek noktalarda bold kullanın.

Bounce Rate oranını siz doğru şekilde biliyor muydunuz ve bu ipuçlarından hangileri hakkına ne düşünüyorsunuz?

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍

Bu içerik hakkında daha önce tepki gösterilmemiş. İlk tekpi göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al