lostyazilim
tr.link

Beyaz Zambaklar Ülkesinde ve Nokia

Tarihi süreç içerisinde milletler birçok kırılma noktası yaşamış ve fakat buna rağmen içlerinden kimileri büyük bir sıçrayış hareketi ile içerisinde bulundukları durumdan kurtulabilmişlerdir. Bâzı milletler ise mevcut bulundukları menfi durumdan kurtulamayarak tarihteki sömürge yerlerini almış ya da bu muazzam sahneden ebediyen silinmişlerdir. Türk milleti de birçok defa yıkılışın eşiğinden dönmüş ve yepyeni bir dirilik ruhu ile şahlanarak kendilerine büyük bir mecra ve kurtuluş yolu üretebilmişlerdir. Tarihi kayıtlara göre ilk defa Ergenekon Destanı'nda öğrendiğimiz bu kurtuluş hikâyesi Göktürkler'e aittir. Daha sonraki süreçlerde de Türkler birçok defa tarih sahnesinden silinme aşamasına gelmiş, fakat büyük bir azim ve dirâyetle yine kendilerine muhkem bir devlet kurmayı başarabilmişlerdir. Bunun son örneğini de, henüz oldukça genç olan Türkiye Cumhuriyeti ile tüm dünyaya belletmişlerdir.

Bu şekilde bir inkişafa sahip olan devletlerden biri de, hiç şüphesiz Finlandiya'dır. Bilindiği gibi Finlandiya, 19. yüzyılın köhne yaşayış ve bataklık devrinden, aydınlarının ve çok çalışmak esasının verdiği güç ile sıyrılabilmiş, buna mukabil vatanlarını bataklıktan kurtarıp beyaz zambaklar diyârına çevirebilmişlerdir. Bu yazımızın esas konusunu da, işte bu Beyaz Zambaklar Ülkesinde teşkil etmektedir.

1923 yılında, Grigory Petrov adlı Rus bir yazar tarafından kaleme alınan Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı kitap, Finlandiya'nın mevcut bulunan cehâlet ve kötü durumdan kurtulmasını anlatmaktadır. Bu kitapta, Finlandiya'nın bilimsel ve iktisâdi mânâda nasıl bir atılım ile ayağa kalktığı gözler önüne serilmektedir. Kendisini ülkesi için çalışmaya adayan aydın ve din adamları, bu ülkenin her bir köyünü gezerek insanları çalışmaya sevk etmekte ve aynı zamanda müreffeh bir toplum için nelerin yapılması gerektiğini anlatmaları kitabın ana konusunu teşkil etmektedir. Gerçek aydının nasıl biri olması gerektiği ve ülkesinin çıkarlarını, kendi kişisel rahatından da ön planda tutulmasının elzemliği hakkında da bir dizi nasihat vermektedir. İşin ilginç yanı ise şudur ki, bu kitap yayınlandığı ilk andan itibaren başta Avrupa olmak üzere tüm dünya tarafından dikkate değer bulunmuş ve birçok dile çevrilmiştir. Kitap, 1928 yılında da Türkçeye eski harfler ile çevrilmiş ve iki yıl sonra da yeni harflerle bu kitabın tekrar basımı yapılmıştır.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli bu kitabın bizler için bir önemi daha bulunmaktadır. O da, Mustafa Kemal Atatürk'ün kitap ile yakından ilgilenmesi ve hatta onu, tüm okulların ve bizâtihi askeri okulların müfredâtına koyma emri vermesidir. Böylece kitap, okullarda eğitim gören her genç tarafından okunmaya başlamış ve ülkenin kalkınma süreci de böylece hızlanmıştır. Günümüze kadar kitabın kırktan fazla baskısı yapılmış ve hâlâ daha aydın çevresinde en çok benimsenen kitaplardan biri olmuştur. Buraya kadar biraz hâmasi olarak verdiğimiz bilgiler, esas konumuza başlamamız için bir girizgâh niteliğindeydi. Şöyle ki:

Bu kitabın anlattığı dönemin 19. yüzyıl olduğunu belirtmiştik. Dolayısı ile 1800'lü yıllarda ülke, birçok aydının desteği ve çabaları ile bir aydınlanma sürecine girmiş ve birbiri ardına yeni gelişmeler, şirketleşmeler ile müreffeh bir seviyeye kavuşmuşlardır. Finlandiya'da günümüzde kişi başına düşen milli gelirin 33 bin Euro olduğu göz önüne getirilirse, bu çalışmaların ne kadar başarılı olduğu anlaşılmaktadır.

Bir aydınlanma devrinde iken, 1865 yılında Finlandiya'da bir orman sanayi işletmesi kurulur. Bundan birkaç sene sonra da, 1871 yılında bu şirketle beraber Nokia'nın temelleri atılır. Fredrik Idestam tarafından kurulan bu şirket, daha sonraları üç farklı şirket şeklinde devam etmiştir. Ancak 1967 yılında üç şirket birleşerek Nokia Corporation adıyla faaliyete başlamıştır. 1970'li yıllarda ise şirket telekomünikasyon alanına girmiş ve tüketici elektroniği piyasasında da söz sahibi olmuştur. 1980'lerin sonuna kadar önemli ve dünya çapında faaliyet gösteren firmaları satın alan Nokia, doksanlı yılların başından itibaren de bilişim teknolojileri ile sanayi alanındaki faaliyetlerini ayırma kararı aldı. Böylece büyük bir atılım yapmayı başaran Nokia, tüm dünyadaki GSM pazarının neredeyse tamamını ele geçirmeyi başardı.

Türkiye'de de oldukça tutulan Nokia markalı telefon modelleri, akranlarına göre oldukça küçük ve ergonomik bir tasarım sunmaktaydı. Neredeyse herkesin, cep telefonları ile ilk tanışması bu şekilde Nokia sayesinde olmuştur. Doksanlı yılları ve iki binli yılların ilk birkaç senesini oldukça başarılı geçiren Nokia, stabil ancak geleceğe dönük olmayan ve yeniliklere kapalı üretim portföyü ile maalesef çağın gerisinde kalmaktan kurtulamadı. Symbian OS adlı işletim sisteminde inat etmeleri ve belki de akıllı telefonların piyasada tutunamayacaklarını düşündüklerinden yenilik ile aralarına mesafe koyan Nokia, 1 Temmuz 2012 tarihinde kendi ülkesindeki son fabrikasının kapısına kilit vurdu. Bu dibe düşüşü 2006 yılında Siemens ile girdikleri telefon parçaları bölümlerinin ortaklığı anlaşması bile engelleyemedi. Ne yazık ki bu süreçten sonra Nokia, çareyi taze kan arayışında buldu. Ve aranan kan son otuz yılın bil işlem dev olan Microsoft'ta bulundu.

Nokia, bu süreçten sonra artık akıllı telefonlarından Windows Phone işletim sistemini kullanacağını duyurdu. Hatta başarılı akıllı telefon modelleri de üretilmeye başlandı. Ancak, Samsung ve Apple başta olmak üzere, akıllı telefon furyasını baştan beri takip eden diğer dev balıklar nedeniyle bu işte de umulduğu gibi başarı yakalanamadı. Son olarak 3 Eylül 2013 tarihinde 7.2 milyar Dolar karşılığında Nokia, Microsoft tarafından koruma altına alındı. 25 Nisan 2014 tarihinde ise Nokia, tamamen Microsoft'un olmuştu. Bu trajediye son nokta ise, birkaç gün önce Microsoft tarafından yapılan şu açıklama ile konuldu: "Microsoft tarafından üretilecek yeni telefon modellerinde Nokia marka ismi artık kullanılmayacak."

Özetle, büyük bir dirayet ve çalışmanın eseri olarak görülebilecek Nokia, yine aynı tembellik ve başarısızlık ile de tarih sahnesinden silinmiştir. Bu noktada bizlerin alabileceği en güzel öğüt, yine Mustafa Kemal tarafından, şu şekilde verilmiştir: "Türk çocuğu; şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! Bu belli. Fakat zekânı unut! Daima çalışkan ol!"

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍

Bu içerik hakkında daha önce tepki gösterilmemiş. İlk tekpi göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al