İnternetin en büyük katkılarından birisi iletişimimizi büyük ölçüde hızlandırmasıyla yaşandı diyebiliriz. Tabii bu noktanın en büyük yapıtaşlarından birisi de e-posta sistemi dersek hata yapmış olmayız. Peki, e-posta sistemlerinin güvenlik yolu olan spam sistemi nasıl çalışıyor ve bizim hiç de ‘spam’ yapmadığımız gönderimlerimiz neden bu klasörlere düşüyor?
Bu yazıyla elimden geldiği kadarıyla, bu klasörden gönderilerinizi kurtarmayı da anlatmaya çalışacağım. Ancak şunu da en baştan söyleyeyim. Yazının ilerleyen kısımlarında da okuyacağınız üzere sistem oldukça zor ve sıyrılmanın teknik bir garantisini vermek de pek mümkün değil. O yüzden tavsiyelerimi birkaç ay uygulamanıza rağmen tam bir karşılık alamadıysanız lütfen benden ziyade sistemin kendisine sinirlenelim olur mu? Nihayetinde pek çoğumuzun muzdarip olduğu bir konu değil mi? Şimdi gelin konuya girelim.
Neden Bu Denli Ağır Bir Güvenlik?
Dolandırıcılık içermeyen, gayet güvenli bir şekilde yollanılmış kişisel postalarımız dahi sık bir biçimde spam klasörüne düşebiliyor. Bu üzücü durumun sebebi de oldukça bariz. Çünkü e-posta dolandırıcılığı gerçekten var ve çok denenen, çok yaygın bir tür olarak siber güvenlik uzmanlarının karşısına çıkıyor. Pek çok şirket elemanlarına bu konuda eğitim veriyor ve bu klasörlerin nasıl taranması gerektiğiyle ilgili çeşitli eğitim videolarına internetin pek çok köşesinde denk gelebiliyorsunuz.
Özellikle geçmişte bütün dünyayı saran virüs ataklarının da bu iletişim kanalını kendisine yayılma yolu ve etkinliğini arttırma biçimi olarak seçmiş olması, şu an servis sağlayıcıların geçmişe göre kat ve kat daha fazla güvenli olması sonucunu getiriyor. Yani bütün bir konuya göz atacak olursak basit bir neden sonuç ilişkisi görebiliriz. İşte bu neden sonuç ilişkisinin nihai sonunda güvenliği abartan servis sağlayıcıların günlük kullanıcıların gönderilerini ve hatta adreslerini de kara listeye aldığını görebiliyoruz. Daha doğru izah etmek gerekirse gri alanda yer alan adreslere de onlar siber suçlularmış gibi muamele edilmekte. Haklılar mı, haksızlar mı net bir görüş belirtmek zor. Doğrusu efendi bir biçimde yazdığım e-postaların karşı tarafa ulaşmıyor olması çok canımı sıkıyor benim de… Bu yüzden “Bu kadar güvenlik de çok be kardeşim!” diyenlerdenim sanırım.
Google Telif Davasını Kazandı
Authors Guild’in Google’a tam 11 yıl önce açtığı telif hakkı davası sonuçlandı. Kazanan taraf Google. Authors Guild isimli yazar topluluğu bu davayı Google'ın tarama ile eserlerin bir kısmının arama motoruna eklemesi sonucunda ...
Ne Yapalım da Bunu Aşalım?
Siber suçlu olmadığımızı, kimseye bir zarar vermeyeceğimizi servis sağlayıcılara kanıtlamamız bir süreç aslında. İletişime geçtiğimiz kaynaklardan cevap aldıkça, onlar attığımız postaları o klasörden normal olanlara taşıdıkça bu sorunu aşıyoruz. Sorunu aştıkça da servis sağlayıcı (örneğin Hotmail ya da Gmail) bizim gönderdiğimiz postaları tüm kullanıcıları için normal klasörlerle sunmaya başlıyor.
Yani sorunu çözmenin en garantici yolu, uzunca bir süre diğer kullanıcılarla iletişim halinde kalmak. Ancak bununla birlikte internetin her köşesinde bulabileceğiniz daha az görsel materyal kullanmak ve metin odaklı gönderiler oluşturmak gibi tavsiyeleri biz de vermiş olalım olur mu? Özellikle başlıkları her kullanıcı için yeniden oluşturmak ve toplu maillerden çekinmek gibi konularla birlikte imza kullanımı da spam klasörüne düşme oranımızı azaltmakta. Bu taktikleri uzun süre uygulamamız gerektiğini de unutmayın.
E-posta hesaplarınızdan gönderdiğiniz iletilerin hangi klasöre düştüğüyle ilgili test yapıyor musunuz? Konuyla ilgili sizin görüşleriniz nelerdir? Yorumlarda görüşelim efenim.