wmaraci reklam

Konfor Alanı Tembelliği ve Göçmen Milyarderler

Konfor alanı ciddi bir mesele kesinlikle, bunu çoğunlukla "aşmış" insanlar konuşuyor diye de söylemiyorum yanlış anlamayın lütfen. Gerçekten de öyle. İnsan kendi yarattığı ve rahat olduğu o bölgenin ve standartların içindeyken yukarıdaki sınırlarını göremiyor. Zamanı dolduğundaysa görmek için şansı da, enerjisi de kalmıyor zaten.

Bu benim üzerine sürekli düşündüğüm bir konu değil doğrusu, hatta bazı konularda kendi konfor alanını aşamamış birisi olduğumu da söyleyerek özeleştirimi de sunayım. Ancak doğduğumuz şehirde, alıştığımız yüzlerle, alıştığımız mahallelerde yaşamak gerçekten bu alanın çok doruk noktası. Üniversite için başka şehirlere giden okurlarımız hemfikir olacaklardır. Gittiğimiz şehrin insanlarına göre çok daha fazla yeri, onlara göre çok daha kısada öğreniyoruz çünkü o alanımızı bir kere yırtmışız. Bugün sadece birkaç yıldır yaşadığım İstanbul’da, pek çok İstanbul yerlisi arkadaşıma yer tarifini ben yapıyorum. Bunu da övünmek amacıyla söylemiyorum, Türkiye ve Türkçe benim için hâlâ konfor alanları ve yırtabilir miyim hiç bilmiyorum. Peki, konumuzun milyarder girişimcilerle ne alakası var?

Büyükler Ligi Göçmenlerden Oluşuyor

Elbette zengin ve başarılı olmanın formülü illa insanın kendisini yerinden yurdundan etmesi ve maceralara atılması yoluyla hazırlanmıyor. Kimi zaman insan ailesinin gösterdiği hedefe yürüyerek ya da kendi ‘çöplüğünde’ de başarıya ulaşabiliyor. Ancak şimdi üzerine konuşacağımız insanların ya kendilerinin ya da bir nesil önce anne ve babalarının konfor alanlarından ayrıldıklarını ve göçmen olduklarını da bir kenara not alın. Sanki bu durum bize bir şeyler anlatıyor ne dersiniz?

Elon Musk, Güney Afrika’dan Amerika Birleşik Devletlerine göçmüş bir seri girişimci. Kendisini duymayan kimse kalmadı ancak dünyanın en zengin insanları listesine girme sebepleri Tesla markalı arabalar, kripto paralar ve SpaceX projesi diyebiliriz. Mark Zuckerberg her ne kadar Amerika’da doğmuş olsa da annesi bir Almanya göçmeni ve babası da tıpkı annesi gibi bir Yahudi. Yani onun konfor alanı oluşturması doğduğu ilk günden itibaren pek kolay olmadı tahmin edebileceğiniz üzere. Sergey Brin de unutulmaması gereken isimlerden. Bir Rus göçmeni olan Sergey, Sovyetler Birliğinde doğduktan sonra bugünün en büyük sermayelerinden birisi olan Alphabet’i, yani Google’ı kurdu. Merhum Steve Jobs’tan da bahsederek sonlandıralım. Onun da biyolojik ailesi Suriyeliydi ve evlat edinildi. Yani kucağına doğduğu insanlar Amerika’ya çok sonraları gitmiş birer göçmendiler. Babasının adıysa Abdulfattah’dı.

Bu anlatım sizin için anlamsız bir bağlantı da olabilir, bir cevap da. Yorumlamak elbette size ait efendim. Ancak yazımı bir çözüme ulaştırmam gerekiyor. Bazen alışık ortamdan sıyrılmanız ya da bir ortama en baştan hiç alışamıyor olmanız, aile bağlarınız nedeniyle oraya yabancı olmanız büyük bir şansı beraberinde getirebilir. "Tembellik yapmayıp göçüyoruz" dediğimiz bir yazı olarak da kalmasın aklınızda, kendimizi sınırlarımızı zorladığımız bir alana getirmenin yolu mutlaka başka topraklara taşınmaktan geçmeyebilir.

Konfor alanınızdan çıkamadığınızı hissediyor musunuz? Yoksa bu kavram size safsata olarak mı görünüyor? Yorumlarda görüşelim efendim.

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍 5 / 5 (6 değerlendirme)

6 kişi bu içerik hakkında tepkilerini gösterdi. Sen de tepkini göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al