Son günlerde gündemin en çok konuşulan olaylarından birisi olan sosyal medya konusuna bir de bizim açımızdan bakıp değerlendirmesini yapmamız gerekiyor. Öncelikle şunu söylemekte fayda var, işin siyasal boyutu bu yazının ele aldığı nokta değil. Yine de sosyal medyanın düzenlenmesi ve burada işlenebilecek suçlara müdahale edilebilmesi sadece Türkiye’nin gündeminde yer almıyor. Dünyanın pek çok gelişmiş ülkesi bu konuda çalışmalar yapıyor. Bunların Türkiye’de atılan adımlarla ne ölçüde benzer olduğu ise muallak.
İlk olarak anlamamız gereken şey, hükumetin bu mecralardan ne beklediği ve bu beklentinin ne ölçüde karşılanabilir olduğu.
Birinci talebe göz atarsak, her platformun Türkiye’de bir temsilci bulundurması yönünde olduğunu görebiliriz. Aslında bu büyük ölçüde tamamlanmış durumda, çoğu platform anlaşmalı oldukları ajanslar vasıtasıyla Türkiye çalışmalarını yürütüyor. Bu ajanslar temsilcilik görevini üstlendiklerini beyan ederlerse bir sorun kalmıyor.
Birinci talebin istenmesinin asıl nedenini ise doğru yorumlamak lazım. Temsilci isteğinin asıl sebebi bu platformların kazançlarını gözlemleyebilmek, denetleyebilmek ve yaptırım yapabilmek. Bunun yanında silinmesi, kaldırılması talep edilen içeriklere anında müdahale edilebilmesinin yolunu bir şekilde açabilmek.
Bu noktada da kural oldukça ağır işleyecek. İstenilenleri yerine getirmeyen platformlara süre müddeti tanınacak ve süre dolduğunda platforma erişim tamamen kısıtlanacak. Bunu göze almayan platformlar ‘paşa paşa’ vergilerini verecek, söz dinleyecek denilmekte.
Aslında Facebook ve Google bu tip uyarılara hızlı cevap verebilen iki platform olarak karşımıza çıkıyor. Netflix’in de buradaki kazancına ve yatırımına zarar verebilecek hamlelerden uzak durduğunu da geçmişte gözlemledik. Fakat Twitter çıkış yaptığı ülkede dahi “Kuralları ben belirlerim.” Diyebilmeyi başarabilmiş bir organizasyon. Amerika’daki onca uyarıya rağmen kullanıcı verilerini paylaşmamayı seçmesi, aynı şeyi daha önce Türkiye’de kapatılmış olmasına rağmen burada da yapmış olması onun kurallara ne ölçüde uyacağını anlamamızı zorlaştırıyor.
TikTok tarafında ise durum oldukça garip, bu gündem oluşurken TikTok, Türkiye ayağını güçlendirdiği yeni çalışmalarını hızlandırdı. Amerika, TikTok ve Çin’e karşı mücadelesinin dozunu arttırırken hem TikTok hem de ülkemiz ne gibi adımlar atacak kestirmek bir hayli zor.
Bizler bu sektörde ekmek yiyoruz, birçoğumuz kendi internet sitelerimizden gelir elde etmekteyiz. Dolayısıyla bu alanda olabilecek değişiklikler direkt olarak bizleri de etkileyebilir. Bu düzenleme ise faydalı ve zararlı yönleriyle karşımıza çıkıyor.
Zararlılar üzerine konuşacak olursak şöyle düşünebiliriz; herhangi bir platform kapatılırsa oraya yönelik sosyal medya çalışmaları yürüten, takipçi satışı gibi hizmetler gerçekleştiren, sayfa sahibi olan herkes işlerinden olacak ve yeni kapılar arayacak. Kendisini sosyal medya uzmanı olacak şekilde geliştiren editörlerin de işleri zora düşebilir.
Bir de site sahiplerinin açısından bakmak gerekiyor. Herhangi bir sosyal medya üzerine çalışma yaptığımızda amacımız bu alanlardan trafik yönlendirmek oluyor. Bazı platformlar ise çalışmalarının çoğunluğunu arama motorlarından ziyade sosyal medyalar üzerine yapabilmekte. Örneğin Facebook’un ve Instagram’ın kapatıldığı bir koşulda Onedio’nun uğrayacağı zarar oldukça büyük olacaktır diyebiliriz.
Peki, bu konuştuklarımız sizde ne his uyandırdı? Yeni düzenlemelerle kapatılan sosyal medya platformları olacak mı dersiniz? Yorumlarda fikirlerimizi paylaşalım.
İlla ki her bireyin başına kötü olay mı gelmesi gerekiyor?
İnsanların çoğu bireysel özgürlük ve hükümet karşıtı söylem üzerinde durmuş. herkes kendi keyfinde.
Peki hükümet karşıtlığı adı altında terör propagandası ve TC devletini küçük düşürücü yıpratıcı içeriklere ne demeli? Bunlara verilecek örnekler saymakla bitmez.
Evet sosyal medyanın faydalı yönleri var. Ama çoğu zaman olumsuz yanları güçlü bir şekilde bireyleri ve hükümetleri olumsuz etkilemiştir.
Kişisel bilgiler ele geçer vsvs
Düzenleme gelmesi halinde sosyal medya kullanılmaz
Burada sadece getirilecek kanunla yapılacak kısıtlama değil sosyal platformların keyfiliğinin bir sınırı olmalımı bu keyfiliğin denetimini kim yapacak sorusu sorulmalı.
Türkiyede artık bir otorite sayılan WMARACI gibi grupların ve kullanıcıların bu iki soruyuda tartısıp düzenlemelere fikir üretmesi gerekir.
Bürokrasi açıısndan işin işleyişi iki türlü olacaktır.
1- ben zaten emekli olacam benim zamanımda çıkmasın ben karışmayayım
2- bir zamanlar bir Büyüğümüzün (ama çok büyük) dediği gibi dolarr dediğin yeşil kağıt basarız doları borçlarımız öderiz kafasında olup kapatın gitsin diyecek tipler.
Eğer bu düzenlemeleri bu iki tip kafanın eline bırakmak istemiyorsak, nasıl olmalı sorusuna kafa yormalı ve teklifler getirmeli.
1- ben hiçbr hukumeti tanımam (ingilter ,çin fransa vs.. hariç) diyen bir sosyal medyaya dur bakalım bu iş öyle değil... terörü destekleyemezsin, yalan ve iftira olduğu belli olan yayın yapamazsın paryı burda kazanıp vergi ödemem diyemezsin, suçu ve suçluyu koruyamazsın' için gerekenle nedir,
2- ben istediğim zaman herkesi engelelyebilrim, iki komsu birbiri ile kavga etmiş bir birlerine küfür etmişler facebook'u tumden kapatırım diyecek kafadaki bürokrasiyi nasıl sınırlanacağı, konusunda öneriler.
yoksa hükümet istiyorsa ben yaptırmam yada hükümet diyorsa doğrudur kafası ile gidilirse
elimizde bir acube ve tümden illegal bir sosyal medya kullanımı olur ki bundan kimse fayda görmez.
WMARACI gibi platformlarda bu konuda kafa yorulmalı ve kara vericilere yön gösterilmeli nasıl olsa bu ortamı en iyi kullanna kişiler bu platformlarda bulunuyor, ses duyurmak zor olmayacaktır.
Bazilari kisilerin bahsettigi gibi bu diktatörlük veya para arayisi degil arkadaslar biraz arastirin Avrupada bu temel düzenlemeler yillardir var.
Kisiler sosyal medya üzerinden yaptiklari paylasimin sorumlulugunu üstlenmek zorunda. Yani bilmeden dahi ispatlayamayacaginiz ithaflarda bulunuyor veya paylasiyorsaniz sikayet edildiginizde bunun cezasini alirsiniz. Cezalar genel anlamda Para cezasi fakat tekrarlama vb gibi durumlarda hapis cezasina kadar uzanan cezalari var.
Örnegin websitelerindeki cerezler/cookies toplamalarina iliskin ziyaretciyi bilgilendirme zorunlulugu, her internet sitesinin bir "hakkinda" bölümü olmasi, firmanin sahibinin/yöneticisinin ismi soyismi ve vergi numarasini belirtmek ZORUNDA oldugu gibi...
Simdi birazda web ile ic ice yasayan insanlar olarak bir düsünün.. önüne gelen 15 yasindaki genc haber sitesi olusturup kac klick alirim diye kac yalan/abarti/asli astari olmayan haber yapiyor.. Sosyal medya hesap/gruplarinda daha fazla abone icin yapilanlari da cok iyi biliyoruz.
Kisacasi sahsim adina asiri derecede gec kalinmis ve hatta suanda bile olmasi gerekenin belkide yüzde onluk bir kismi bu kadar yaygaraya sebep oluyor...