Eh, bir oyuncu olarak dertlenebileceğimiz çeşitli başlıklar var malumunuz. Bu başlıklardan birisi de kesinlikle neredeyse bütün AAA yapımcılarının bir şekilde açık dünya oyunlar geliştirmeye başlaması ve lineer yapıyı raflarına kaldırmaları. Özlüyoruz efendiler, etmeyin eylemeyin.
Tabii bilmeyenler için kısaca lineer oyunların ne olduğu üzerine konuşmalıyız sanırım. Doğrusal anlamına gelen lineer kelimesi, oyun geliştiricileri için oyunların hikâyeyi anlatış biçimleriyle alakalı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oyuncu senaryonun parçalarını, içlerinde ilerlerken deneyim olarak kazanıyor ve bir bütün olarak oynanış bu şekilde gerçekleşiyor. Bu türdeki oyunlardan son yıllardaki en iyi örneklerden birisi Last of Us ya da serinin ikinci oyunu olarak gösterilebilir. Gerçi konu örnek göstermeye gelirse 10 yıldan daha önce çıkmış çoğu büyük yapımı örnek gösterebiliriz. Ancak bu durum süreç içerisinde değişti. Değişmesinde belki biz oyuncuların talebinin payı da vardı evet ama bugünkü durumdan da biraz rahatsız değil miyiz gerçekten? Akışın olması, bu akışın bölünmemiş bir tecrübe olarak aktarılması özlediğimiz duygular değil mi? Öyle olmalı, yoksa Detroit: Become Human ya da Dark Souls akımının getirdiği çoğu soulslike oyun da bu kadar sevilmezdi değil mi? Peki, süreç nasıl bu özleme dayanacak kadar geldi?
Açık Dünya Oyunları ‘Muhteşem’
Lineer olmayan büyük yapımlara örnek vermemiz gerekirse gözümüz elbette ilk olarak açık dünya yapımlarını görecektir. Eh bu çok da garip değil. Birçok büyük şirket, serilerini açık dünya şekilde yayımlıyorlar ya da bir şekilde buraya yönlendiriyorlar. Bunun da sebebi oldukça basit. Açık dünya oyunları tek kelimeyle ‘muhteşem’ yapımlar. Tabii burada oyuncular için söylediğimiz kadar şirketler için de söylüyoruz. GTA serisinin yanı sıra başarılıyı göğüslemiş ve satış rekorlarına koşan diğer oyunlarda da yapının açık dünya üzerine oluşturulduğunu söylemek mümkün. Elder Scrolls, kısmen de olsa Assassin’s Creed ve Mafia serilerinde dünyanın genişliği, içerisinde yapılabilenlerin oyuncuları cezp etmesi oyunların satış rakamına da doğrudan yansıdı. Bu oldukça net diyebiliriz.
Bununla birlikte doğrusal bir oyun yapmak, elbette ki harika bir açık dünya oyunu yapmaktan biraz daha kolay. Ancak bu çalışma yükü, satılacak kopya sayısının yanında pek de sorun olmuyor olsa gerek ki bu bizi oldukça sorunlu bir durumla sık sık karşı karşıya getiriyor. Lineer oyun yapmak konusunda uzmanlaşmış ekiplere kazanç hedefleriyle vasat açık dünya oyunları yaptıran şirketler…
Maalesef yarış oyunlarından tutun da aksiyon oyunlarına ve hatta rol yapma oyunlarına kadar her yerde artık açık dünya oyunları karşımıza çıkıyor ve birçoğu lineer olsa çok daha iyi yapılabilecek oyunlar çünkü ekiplerin yoğunlaşması gereken şeyler azalıyor ve ihtiyaç duyulan kişi sayısı da ölçeklenebilir hale geliyor. Umarız şirketler yakın bir gelecekte God of War serisinin de, Max Payne ve eski Tomb Raider oyunlarının da, Resident Evil yapımlarının da oyuncular tarafından çok sevildiğini ve iyi hikâye anlatımları için hevesle beklediğimizi anlarlar.
Siz hangi tür oyunlar oynamayı tercih ediyorsunuz ve nedenleriniz nelerdir? Yorumlarda görüşlerinizi paylaşırsanız çok seviniriz efenim.