Hemen çıktı mı? Çıkıyor mu? Çıkacak mı? Daha önemlisi biz şimdi biz buraya neden çıktık? İnternet sitelerinin kaderini tahin eden sayısız kriter söz konusu. Başarılı projeler ortaya koymak için bunların hepsine kulak asmasak da önem arz edenlerinin üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Ecnebilerin deyimiyle Bounce Rate, Türkçesiyle Sıçrama Oranı gözümüzü kulağımızı dört açmamız gereken kavramlardan biri.
Bounce Rate oranımızı aşağılara çekmek demek, internet sitemizdeki sayfaların tekil bir kullanıcı tarafından daha fazla ziyaret etmesi anlamına geliyor. Bir giyim mağazası olduğunuzu düşünün. Mağazanıza müşteri geldiğinde ona sadece takım elbise satabilirsiniz. Diğer yandan bu ziyaretçiye takım elbisenin yanında gömlek, kravat, ayakkabı belki takımla hoş gidecek bir saat bile satabilirsiniz. İşte bunu sağlamanın yolu Bounce Rate’i düşürmekten geçiyor.
Bounce Rate; Sıçrama Oranıdır, Hemen Çıkıp Gitme Oranı Değildir!
Google Analytics’in bizlerle ters düştüğü ufak bir nokta var. Panelden Türkçe olarak baktığımızda Bounce Rate, Hemen Çıkma Oranı olarak tercüme ediliyor. Oysa bu çevirinin Sıçrama Oranı olması daha makul olabilirdi. İyi de bundan sizene? Siz dil bilimci değilsiniz, ben de değilim. Bunu bilmek bize neyi kazandıracak?
Hemen çıkma oranı denildiğinde insanların aklına gelen şey; bu ziyaretçi benim sayfalarımdan herhangi birine girdi ve 5 - 10 saniye sonra siteden çıktı. (YANLIŞ)
Hemen çıkma oranı; bir kullanıcının sizin sitenizi ziyaret etmesi ve sitenizdeki diğer sayfaların hiç birine geçiş yapmadan siteyi kapatmasıdır. (DOĞRU)
Evet, Sıçrama Oranı veya Hemen Çıkma Oranı aynı şeydir. Fakat Hemen Çıkma Oranı kavramının size hissettirdikleri farklı olabilir.
Tüm Web Tasarım İhtiyaçlarınız İçin TemplateMonster Dijital Pazaryeri
TemplateMonster dijital pazaryeri, yaratıcı ürünlerini satmak için saygın bir platform arayan satıcılara ve projelerini hızlı bir şekilde başlatmak için kullanıma hazır dijital ürünler arayan web tasarımcılarına hitap ediyor. Temp...
Sektöre Göre Ortalama Bounce Rate Oranları Nedir?
A sitesi ile B sitesinin Bounce Rate oranlarında dağlar kadar fark olmasının birçok nedeni olabilir. Bazen bunun nedeni tamamen sektörel ve işlevsel farklılıklardır.
Geçtiğimiz sene KissMetrics tarafından yayınlanan rapora göre;
- E-ticaret sitelerine giriş yapan ziyaretçilerin %20 ila %40’ı diğer sayfalara geçiş yapmaz.
- Tek sayfalık (Landing Page) tasarımlarda ziyaretçilerin %70 ila %90'ı diğer sayfalara geçiş yapmaz.
- Portallarda (MSN ve Onedio gibi) ziyaretçilerin %10 ile %30’u diğer sayfalara geçiş yapmaz.
- Servis sitelerinde (Soru cevap tarzı) ziyaretçilerin %10 ile %30’u diğer sayfalara geçiş yapmaz.
- İçerik sitelerinde (Blog vb.) ziyaretçilerin %40 ila %60’ı diğer sayfalara geçiş yapmaz.
- Bir servis sunan sitelerin (SEO araçları vb.) ziyaretçilerinin %30 ila %50’si diğer sayfalara geçiş yapmaz.
Bounce Rate / Hemen Çıkma Oranınızı Düşürmenize Yardımcı Olacak 25 Adım
Tasarımdan kullanıcı deneyimine kadar Hemen Çıkma Oranını etkileyen onlarca kriter var. Bu kriterler arasından en etkili olanlarını ise şöyle sıralayabiliriz.
- İçerik paragraflarınızı kısa tutun. Bir paragrafta en fazla 5 cümleye yer verin.
- İçerik görüntüleme alanının genişliğini 700 ile 800 piksel arasında tutun. Bu satır başına ortama 80 - 90 karakterin görüntülenmesini sağlar.
- İçeriklerinizi kısımlara ayırmak için üst ve altbaşlık hiyerarşinisi takip edin. Bu size SEO avantajı olarak da geri dönecektir.
- Olabildiğince tıpkı bu içerikte olduğu gibi liste içerikler oluşturun. MOZ’un açıkladığı bir rapora göre liste içerikler 1. Sıraya daha çabuk çıkıyor ve ziyaretçiyi meraklandırdığı için %75 daha fazla tıklama alıyor. Aşağıdaki görselden normal bir içeriğin liste içeriğe dönüştürüldüğünde tıklama oranının ne kadar arttığını görebilirsiniz.
- Tüm basılı metinler beyaz arkaplanın üzerine siyah yazıları kullanıyor. Eğer farklı bir renk tonlamasını kullanıyorsanız sitenizin fontlarını siyah tonlarına çekin ve arkaplanın beyaz olmasına özen gösterin.
- Bilgisayar ve mobil ekranlarda en okunaklı yazı tipi Georgia ve Arial’dir. İnternet siteleri en çok bu fontu kullanır. Bu da kullanıcıya alışılmadık bir yazı tipinde okuma yapmaktan daha kolay görünür.
- Eskiden daha küçük fontlar daha popülerdi. Şimdilerde mobil trafik yüksek olması nedeniyle en çok tercih edilen yazı tipi boyutu 14pt ile 18pt arasındadır. En çok tercih edilen ise 16pt’dir.
- Satır aralıklarınız okunaklılığı ciddi oranda etkiler. Satır arası boyutunu (line height) %150 olarak ayarlayabilirsiniz. Böylece kullanıcılar daha kolay tanınabilen ve okunabilen bir içerikle karşılaşacaktır.
- İçeriğinizin en önemli kısımlarını kalın yapın. Kalın dengesini iyi ayarların ve içeriğinizin tamamı önemli olduğu için tümünü bold yapmayın.
- Ziyaretçiler artık görsel içeriklerden hoşlanıyor. İçeriklerinizin içine bolca resim, fotoğraf ve video ekleyin.
- Kullanıcı deneyimini etkilemeyecek pop-up’lar kullanın. Her sayfa yenilendiğinde aynı pop-up’ın ekrana çıkması, kullanıcının bir sayfadan diğerine geçtiğinde aynı pop-up’la karşılaşması Bounce Rate’in en büyük katilidir.
- AdSense ve diğer görüntülü reklamlarınızı doğru noktalara yerleştirin. Kullanıcıları aldatmak ve gözlerinin içine sokmak için içerikten çok reklam yayınlama politikanızı devre dışı bırakın.
- İçeriklerinizin tüm ekranlarda siteye girildiği gibi başladığından (Above the Fold) emin olun. İçeriklerinizin başını görüntülemek için aşağıya inmek gerektiğinde (Below the Fold) birçok kullanıcı aşağıya inmek yerine geri gitme butonuna tıklıyor.
- Ana navigasyon menünüzü kısa ve öz tutun. Artık birçok kullanıcı logoya tıklandığında sitenin ana sayfaya gitmesine alışkın. Mümkünse “Ana Sayfa” linkini navigasyon menünüzden kaldırın.
- İçeriğinize diğer içeriğinize giden ve hatta başkalarının içeriğine giden linkler yerleştirin. Bu hem SEO avantajı hem de Bounce Rate avantajı sunar.
- En iyi içeriklerinize Sidebar’ın en üstünde yer verin. İnsanlar hala Sidebar’a bakıyorlar. Üstelik Sidebar'ın en çok dikkat çeken yeri en üst noktasıdır.
- İçeriklerinize kullanıcıyı eyleme geçiren CTA (Call to Action) butonlar ve cümleler ekleyin.
- İnternet sitenizin tüm cihazlardan olması gerektiği şekilde göründüğünü kontrol edin. (Mümkünse manuel olarak kontrol edin.)
- İnternet sitenizin hızı için optimizasyon çalışması yapın. 1995 yılında insanlar bir sitenin açılması için ortalama 20 saniye bekliyordu. Bu süreyi günümüzde neredeyse hiç kimsenin beklemeyeceğini unutmayın.
- Sadece gerçekten ihtiyaç duyduğunuz eklentileri (plugin) kullanın. Creative Mind’ın raporuna göre WordPress kullanıcılarının %47’si 10’dan daha az eklenti kullanıyor. Siz de bunlardan biri olabilirsiniz.
- Görsellerinizi sıkıştırın. Bilhassa kayıpsız sıkıştırmalar kullanarak hem kaliteyi koruyup hem de sayfa hızınızın artmasına yardımcı olabilirsiniz.
- Cache eklentisi kullanın. Cache ekletisini kullanarak tüm sayfalarınızda hissedilir bir hız artışı sağlayabilirsiniz. Cachse sayesinde istek sayısını minimuma çekerek sunucu kaynaklarınızdan da tasarruf edebilirsiniz.
- Kaliteli bir CDN kullanın. CDN internet sayfalarınızın açılma hızında hissedilir bir etki oluşturur. Hızlı sayfalar kullanıcılara diğer sayfaları da gezmesi için davetiye çıkarır.
- Siteniz / projeniz ilelebet Hosting’de barınmak zorunda değil. Trafik hacminiz enginlere sığmayıp taşmaya başladığında kullanıcılara tam performans sunacak bir sunucu opsiyonunu düşünün.
- İçeriklerinin sonuna mutlaka “Benzer Yazılar & Ürünler” eklentisi yerleştirin. İçeriğinizle ilgilendiği için sitenize gelen bir kullanıcı içerik veya üründen faydalandıktan sonra benzeri bir içerik veya ürünü görmek isteyebilir.