wmaraci reklam

Girişimcilik Her Zaman En Özgün Fikri Gerçekleştirmek Değildir

Harika fikirler üretebilen, özgün ve özel işler gördüğümüzde mest oluyoruz değil mi? Eşsiz bir fikirle yola çıkmanın insanlar üzerine böyle hoş etkileri olabiliyor gerçekten de… Ancak girişimlere hoş detaylar katıyor olsa da, özgün olmak bu işin ana odağı değil. Bunu da anlamakta fayda var.

Temelde girişim, bir sorunu görmek ve bu sorunu gidermeye yönelik çözümler üretmekten geçer. Bu temel dinamiğine baktığımızda marketi olmayan bir kasabaya market açmak da doğal olarak girişimcilik örneği olarak kabul edilmelidir. Market açmak özgün bir fikir pek sayılmaz değil mi? Ancak ‘Anonim soruların cevaplandığı profiller’ fikriyle ilk projeyi sizin yaptığınızı düşünelim. Biri özgün, diğeriyse alışılageldik işler olsa da, ikisi de girişim örneği olarak anılabilir.

Dijital Ortamlarda da Durum Pek Farklı Sayılmaz

Market açmak gibi somut örneklerle yola çıkmaya da gerek yok doğrusu. Yazılım dünyasında da örnekler verdiğimizde durum hiç farklı olmayacaktır. Bir sorunu çözmeye yönelik bir işin yapılmış olması, sorun tüm insanlar için giderilmedikçe tekrar tekrar ‘girişim’ yapılmasına engel değildir. Zaten belli bir konuda herkesin sorunlarının giderilebiliyor olması ve buna yönelik tekelleşmenin sağlanması da ütopik bir hayalden fazlası olmayacaktır.

Dijital dünyada tekrar tekrar benzer sosyal medya projelerinin, haber bülteni uygulamalarının, fotoğraf düzenleyicilerinin yapıldığını ve ilginç bir şekilde tuttuğunu görebileceğiz. Bu çalışmalar başarılı birer girişim olsalar da çoğu zaman pek de özgün dinamiklerle hayata geçirilmiş olmuyorlar. Kabul etmek lazım ki başarının, özgün fikirden geçtiğini düşünmek çoğu zaman romantik bir yaklaşımdan fazlası olmayı başaramıyor. Elbette özgün fikirlerimizin olması kötü değil, fakat bu tek başına bir başarı tetikleyicisi de sayılmaz.

Yitip Gidenler: Sinemia
İlginizi Çekebilir!

Yitip Gidenler: Sinemia

İlk duyduğumuzda kulağa oldukça mantıklı gelen, başarılı bir sistemin nasıl olup da büyük bir hüsrana uğradığının hikâyesini Sinemia ile size aktaracağız. ‘Yitip Gidenler’ yazı serimizin belki de en şanssız başrollerinden...

Adaptasyon ve Yerelleştirmenin Değerini Kavrayalım

Girişimcilerin biyografileri ilginizi çekiyor mu? Baktığımız zaman ülkemizde ismini duyurmuş pek çok girişimci, hayatının belirli dönemlerinde yurt dışında yaşama fırsatı elde etmiş durumda. Bunu kimi zaman eğitim, kimi zamansa kurumsal hayatın bir gerekliliği olarak yapmışlar. Dışarıda geçirdikleri yıllarda da o bölgelerin piyasa ekosistemlerini, hayat akışlarını gözlemleme şansı elde etmişler. “Arkadaş bu Türkiye’ye de yakışırdı be…” yorumunu yapabilmek, çoğu zaman bir deha olmayı gerektirmiyor.

Tahmin edersiniz ki gözlemlerin, taslak aşamalarının, fikri hayata geçirme aşamalarının ve yatırım yakalama şansı elde etme kısımlarının üstesinden gelmiş pek çok proje görüyoruz. Her gün karşımıza çıkan bu büyük projelerin arasında Getir ve Martı gibi çok özgün duran adaptasyonlar da, Gittigidiyor gibi alternatif girişimler de bulunuyor. Burada başarıyı fikirden ziyade doğru adaptasyon ve projelendirme aşamalarında aramanın faydalı olduğunu söylemek çok zor değil. Bazı girişimciler Amerika’yı yeniden keşfetmekten kaçınıyorlar ve bu pek de yanlış bir şey sayılmaz doğrusu. Yurt dışında tutmuş ve ülkemize de yakışacak fikirlerin de tükenmesi pek mümkün görünmüyor, aklınızın bir köşesinde bulunsun da…

Sizin gördüğünüz başarılı örnekler nelerdir? Özgün fikrin bu denklemdeki yeriyle ilgili görüşleriniz var mı? Yorumlarda görüşelim.

Bu içeriğe tepkini gösterebilirsin! 👍

Bu içerik hakkında daha önce tepki gösterilmemiş. İlk tekpi göstererek yazarlarımıza geri bildirim verebilirsin.

Yorumunuz

    Son Yorumlar

    Site Ayarları
    • Tema Seçeneği
    • Site Sesleri
    • Bildirimler
    • Özel Mesaj Al