Ülkemiz yazılım geliştirme konusunda oldukça iyi mühendislerin yetiştiği, bu konuda bir hayli verimli topraklara sahip. Ancak bu mühendisleri elimizde tutmakta zorlanıyoruz. Tabii kötümser olmaya da pek gerek yok.
Türkiye’den iyi yazılım mühendislerin çıktığını sadece biz bilmiyoruz elbette. Kurumsal ve global pek çok şirketin Linkedin hesaplarına göz atabilirsiniz. Bu firmaların portföyleri ülkemizden başvuru yapıp kabul edilen mühendislerle dolup taşmakta. Özellikle silikon vadisinin göz bebeği ‘unicorn’ şirketlerde hangi üniversiteden ne kadar eleman gittiğini gözlemlenebiliyor. Eğer mühendis adayı bir lise öğrencisi tanıyorsanız buna bakmasını siz de tavsiye edebilirsiniz. Bahsi geçen okullar da elbette İTÜ, Boğaziçi, ODTÜ gibi ülkemizin kıymetli üniversiteleri.
Bu kadar çok beyin göçü veriyor olmamız, bu şirketlerin ülkemizden giden mühendislerle dolup taşıyor olması iyi mühendisler yetiştirdiğimizi gösterir. Peki, neden bir türlü bu insanları elimizde tutmayı başaramıyoruz Allah aşkına?
Sunulan Şartlardaki Dengesizlik
Giden gençlerin ülkelerini sevmedikleri gibi bir algınız varsa lütfen değiştirin. Çünkü ülkemizin üniversiteleri harika mühendisler yetiştiriyor olsa da, gençlerimizin kafası bu noktada birer makine gibi çalışıyor olsa da okulları bitince durumlar değişmeye başlıyor. Üniversiteleri, gençlerin elinden okul bitince tutamıyor, pek çok mühendis için işe başlama ücreti maalesef ülkemizde asgari koşullara düşmüş durumda. Ülkenin ekonomik istikrarsızlığı, en kıymetli mühendislerini başka ülkelere kaptırmasına işte tam bu şekilde neden oluyor. Yurtdışındaki şirketler hem daha iyi çalışma koşulları, hem de kariyerlerinde hedefleyebilecekleri konumları onlara sunabiliyor.
Hepimizin bildiği beyin göçü karamsarlığından biz de dozumuzu aldıysak devam edebiliriz değil mi? Gelin şimdi işin bir de bu kadar karanlık olmayan diğer yüzüne bakalım.
Bir Acayiplik: Yazılı Her İçeriğe "Makale" Demek
İnternet mecrasının ilginç yönlerinden birisinin kapısını aralayıp irdelemeye var mısınız? Bu yazımızda metinlere neden makale denildiğini sorgulayacağız. Daha bloğumuzun en başındayken oluşabilecek bir yanlış anlaşılmanı...
Bilişim Yeni Çalışma Alanları Yaratmaya Devam Ediyor
Bahsettiğimiz ekonomik sorunlar, iyi fakülteler denkleminin dışında bilişimin teknolojilerinin aldığı yolu da görmek lazım. Bilişim, yeni çalışma alanları yaratmasıyla birlikte aynı zamanda kaderin o çirkin talihini tersine de döndürebiliyor. Çünkü yaratılan yeni alanlar çoğunlukla kurumsalların yetişmeye tenezzül dahi etmediği oldukça büyük pazar payı oluşturan yepyeni sektörler oluyor.
Burada bir örnek verelim, ülkemizin başarısını kanıtladığı bir alan olarak Hypercasual oyun türü anılabilir. Milyar doları aşkın satışlar gerçekleştirebildiğimiz bu alanda, yurtdışındaki yatırımcıların da ilgisini çekmeye devam ettiğimiz aşikâr. Zynga gibi devler bu noktada dikkatleri üzerimize çekmiş durumda. Treni kaçırmadığımız bu konu, aynı zamanda genç zihinlerin de ilgisini çekiyor ve hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyoruz. İşte böyle dünyanın bize getirdiği alanları doğru kullanırsak ve devlet faktörünü denklemin biraz daha dışında bırakabilirsek güçlü adımlar atabiliriz gibi duruyor. Bu bize iyi mühendisler, iyi sektörler gibi bir denklem bırakır.
Ayrıca insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) gibi alanlarda da mühendislerimiz muhteşem işler ortaya koyabiliyorlar. Bu açıdan da eleştirilerimizin ancak yapıcı olabileceğini ve ancak bu şekilde faydalı olabileceğimi hatırlayalım. Güzel adımları da görmek gerekiyor.
Peki, siz mühendislerimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? “Bu alan henüz yeni, kaçırmamak elzem.” Dediğiniz teknolojiler var mı? Yorumlarda görüşelim.