Ah reklam ajansları, ah markaların PR departmanları ve menajerler. Bazen basını, bültenlerinizle ne kadar üzüyorsunuz biliyor musunuz? Gerçi biliyor olsanız sanıyorum ki böyle bir başlık atıp, sizlere özel bir içerik hazırlamamıza da gerek olmazdı değil mi?
Efendim eğer haberler yazdığınız ve belli bir trafiğe ulaşmayı başardığınız bir internet siteniz varsa ve bu sitenizde mail adresinizi belirttiyseniz basın bülteni kavramını daha önce mutlaka duymuş olmalısınız. Belli bir trafik dediysek de çok cüsseli sayılar aklınıza gelmesin, sayfa görüntülenme sayınız üç hanelerin sonlarına yaklaştığında başlayabilen bir süreçten bahsediyoruz. Bu bültenlerin ise, ülkemizle alakalı net bir sıkıntısı bulunuyor. Gelin bu yazımızda bu sancıyı konu edinelim ve biraz da ajansçı arkadaşlarımıza kederlenelim.
Sorun, Ajansların İçerik Üreticileri Okuyamıyor Olması
Efendim yurtdışında yönetilen bazı sitelerin de işleyişini gözlemleme fırsatı elime geçtiği için önce oradaki sürece dair notlarımı sizinle paylaşayım. Bir bülten eğer haber ve reklam arasındaki o ince çizgide reklama kayıyorsa, o bültenin yayımlanması için ajans siteden teklif ister ve iş bir anda sponsorlu içeriğe doğru kaymaya başlar. Eğer bülten haber ağırlıklıysa içerik sağlayıcı zaten bunu yayımlamak için dünden razıdır. Bu son söylediğim bizim ülkemizde de geçerli. Çeşitli verilerin bizimle paylaşıldığı bir dosya haber, bülten olarak bize iletildiyse biz site sahipleri bu içeriğe sitemizde yer vermeyi çok isteriz. Ancak zaten çatlak tam olarak burada, böyle bültenler gerçekten yok denecek kadar az düşüyor önümüze.
Ülkemizdeki ajanslar, belki de bütçeleri dar olduğu için hazırladıkları tamamen reklamlardan ibaret olan bültenlerini sitelerin departmanlarına iletiyor ve yayımlanmasını umarak bekliyor. Tercihimiz elbette bütçe olsun da sponsorlu içerik yayımlayalım değil, önceliğimiz kaliteli bültenler almak ama nerde bizde o şans. Diyelim ki bir kulaklık markasının Türkiye’deki temsilcisi ajanstan bülten alacağız. Kulaklığın yazılımına gelen en küçük güncellemeyle ilgili dahi “Şu kadar harikayız, deneyim artık bu kadar muhteşem olacak” tarzında, güncellemenin teknik detaylarının dâhil haber olarak iletilmediği bir bülten gönderiyorlar. Yok arkadaşlar yok, yayımlayamıyoruz biz bunları.
Diğer bir yandan küçücük şeyler için dahi bülten hazırlama kültürü işin artık biraz niceliğe dönmesine sebep olmuş olacak ki, bültenlerdeki yazım kalitesi de düştükçe düşüyor. Yani en kötü ihtimal kafayı bozup direkt yayımlayalım desek dahi imkânsız. Rewrite (yeniden yazım) sürecine sokmadan o bülteni hayata döndürmenin şansı olmuyor.
Neden Stark Madenciliği?
Günümüzde, çok sayıda ülke ekonomileri, kripto para piyasalarına yönelmiş bulunmaktadır. Kişiler ve firmalar, blockchain madenciliği yaparak, yatırımlarını genişletmeye ve coin sahibi olmaya çalışmaktadır. Ethereum ağı üzerind...
Bu Yapılan Kötü PR, Markaya da Zarar Veriyor
Markanın bültenleri ve ajansın gönderimleri aklımızda kötü bir filtreye düştüğü zaman o dev markalar da zarar görebiliyor. Yarın gerçekten haber değeri taşıyan çok büyük bir atılım yaptıklarında belki dikkatimizi dahi çekmeyecekler. Bu nedenle markaların da bu kötü yönetilen halkla ilişkiler sürecinden zarar gördüğünü söylemek için âlim olmaya gerek yok. Umudumuz işini layıkıyla yürüten ajans sayısı hızla yükselmesi ve markaların biz içerik üreticilerine daha iyi yansıtılması diyerek yazımızı noktalandıralım.
Bülten alıyor musunuz? Alıyorsanız aldığınız bültenlerle ilgili görüşleriniz nelerdir? Yorumlarda görüşelim efendim.