Zaman zaman ülkemizin parlak girişimcileri, bazen de önde gelen şirketleri arama motoru atılımları yapıyorlar. Ancak ‘halk’a inmeyi başaramıyorlar. Peki neden?
Kullanım alışkanlıklarının önemini unutmamak bu soruya cevap ararken en aklımızda tutmamız gereken nokta. İster sevelim, istersek de yerden yere vuralım Google bu noktada pazar payının çok ama çok büyük bir kısmına sahip. Bu açıdan ülkemizde rekabete ortak olmaya çalışan diğer yabancı sermaye arama motorları da Google kadar yüksek trafiğe ulaşmayı başaramıyor. Hatta tabir yerindeyse Google’ın altında eziliyor. Yatırımını oldukça yüksek ve değerli bir şekilde gerçekleştiren Yandex’in dışındaki Bing ve Yahoo’nun esamesi dahi okunmaz oldu ve global trendi bir şekilde yakalamayı başarabilmiş DuckDuckGo gibi motorları duymayan çok sayıda kullanıcı mevcut.
İlk nesil internet kullanıcıları, kendilerinden sonra gelen birkaç nesile “Hayır internet bu siteden ibaret değil.” Şeklinde öğretmek zorunda kalmıştı ülkemizde. Yaşı ileri olan pek çok insan yıllar önce internet kavramını Google olarak düşünüyordu. Bu detay sosyolojik olarak diğer arama motorlarının trafiği hakkında yorum yaparken oldukça değerli diyebiliriz.
Burada cevaplamamız gereken soru şu; Google, Amerika için yerli midir? ‘Yerli’ projelerin tutması, özellikle de teknoloji alanında bunu başarmaları zaten zor bir durumken bir de yukarıda anlattığımız kullanım alışkanlıkları söz konusu. Girişimciler zaten rekabetle uğraşamıyor ve bir noktada zararın bir yerinden dönerek kazanç sağlamaya çalışıyorlar. Peki, büyük şirketler?
Burada ismini anmasak da marka logosuna güzel bir nazar boncuğu yerleştiren motorundan bahsettiğimizi okurlarımız anlamıştır diye düşünüyorum. Televizyonlarda bu sitenin reklamı oynuyordu, internette tanıtım görselleri ezberlenmiş durumdaydı. Çıkışının üzerinden pek de zaman geçmemişken unuttuk gitti kendisini.
Rekabeti reklam yatırımıyla sağlamaya çalışan ve ‘yerli’ oluşunu öne çıkartan benzer pek çok işle aynı kaderi paylaştı aslında. Sen kullanıcına hizmette kalite amaçlı yatırım yapmazsan ve sadece milli duyguları harekete geçirirsen reklamın kadar var olursun. Site o kadar trafiğe dayalı reklam yapıyordu ki kendi kazanç yollarını bile belirlememişti. Google’a rakip olma vasfı üstlendiğini iddia ediyorsun ancak üst şirketten reklamın yapılmadığı anda kazancın kalmıyor bile, olur mu böyle iş? Olmadı da zaten tahmin edeceğiniz gibi.
Geçtiğimiz aylarda da nur topu gibi bir ‘yerli ve milli’ sosyal medya yayına girdi davullu zurnalı, adı neydi onu bile unuttum bu yazıyı yazarken. Çünkü UX falan hak getire, Twitter iktidarımızla çelişecek olursa yerimiz hazır olsun diye başlatılmış projelerin yatırımlı olanını gördük. Arama motoru lokal sonuç göstermede en iyiyim demiyor, sadece yerelim demekle yetiniyor. Sosyal medya kullanıcı verilerinin gizliliğini en iyi ben koruyorum, krioto sistemlerle entegre çalışıyorum demiyor, bu mahallenin çocuğuyuz diyor. İlginç…
Yerli girişimleri elbette destekliyorum. Ancak yerli bir arama motoru ile piyasaya giriş yapmadan önce her şeye geniş bir perspektiften bakmakta da fayda var. İnsanlar Google'u sadece arama motoru sanıyor. Oysa Google bünyesinde barının yüzlerce, hatta binlerce uygulama var. En basitinden kullandığımız telefonlar bile yeni doğmuş bir bebeğin göbek kordonu gibi Google'a bağlı. Adeta hayatımızın bir parçası gibi gelecek nesil teknolojisine de öncülük ediyor.
Tüm bunları düşünmeden ve hesaba katmadan yerli arama motoru diye sıradan bir site açarsanız insanlar size güler.
İnternette bir proje öncelikle ilk hedefi kullanıcı çekmek değil, kalite sunmak olacaktır. Bu sebeple dediğiniz ilk şey doğru. Aşırı saçma, çin malı google gibi hiç bir emek harcanmamış bir şeye kimse girmez. Uygulama öncelikle kendisini geliştirecek, sonra kullanıcı bu gelişim içerisinde heyecan verici bir şey görüp uygulamayı kullanacak.
Farklı bir bakış açısından bakarsak bile UX gibi şeyler sitede ilk planda değil, ikinci sırada olan şeylerdir. Ön sırada olan şey ise kullanıcılara farklı bir şey sunabilmektir. Örneğin: 2005 yılında facebook sitesine giren benim yaşımdaki insanlar bilir ki site tasarımı çok basit, sade hazırlanmıştı. Ajax bile düzgün çalışmıyordu sitede. Ama kullanıcılar aşırı bir rağbet göstermişti bu siteye. Sebep? O güne kadar insanlara sunulmamış başka bir hizmetin heyecanını sunuyordu: eski dostlarınla yeniden tanışma fırsatı.
Dolayısuyla bahsettiğin arama motoru kullanıcılara aynı şeyi sunsa bile farklı bir şekilde sunması gerekirdi. Bu durum biraz sınavdan kopya çekerek Hacettepe Bilgisayar mühendisliği kazanmaya çalışmak gibi bir şey oluyor. İnşallah ilerde biraz daha akıl fikir içeren bir uygulama görürüz dileğiyle...