Konservatuvar, çeşitli sanat dalları ve özellikle de müzik üzerine eğitim veren akademik kurumlara ve sanat okullarına verilen isimdir. Yaygın düşüncenin aksine ‘Koservatuar’ olarak yazılmamaktadır. Bir eğitim kurumu olan Konservatuvar ile Güzel Sanatlar Fakültesi de birbirinden farklıdır. Birisi daha çok eğitime ve teknik bilgiye dayalıyken, diğerinin işi özellikle müzik alanında sanatçılar yetiştirmektir diyebiliriz. Bu kuruma öğrenci olarak girmek ve kurumdan faydalanmak için yetenek sınavlarını aşılması gerekmektedir. Dolayısıyla kişinin kendisini bu kuruma taşımadan önce de alanında yeteri kadar çalışması doğru bir yoldur diyebiliriz. Nihayetinde diğer öğrenciler için üniversite öğrencisi olmanın yolu ders çalışmak olduğuna göre Konservatuvar hedefleyenler için de sanatında kendini geliştirmenin önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Güzel Sanatlar Fakülteleri ile Konservatuvarlar arasında özellikle branşlar konusunda farklılıkları olduğunu söylemeliyiz. Yoksa elbette bu iki okul da sanat okulu olarak anılan, yetenek sınavlarıyla öğrencilerini seçen okul türleridir. Aynı zamanda yine iki okulda da eğitim yılları benzer bölümlerde, benzer şekildedir. Yine de iki okulu birbirinden ayırdığımızda GSF’nin daha çok bölüme öğrenci yetiştirdiğini, konservatuvarların belirli alanlara odaklandığını görebiliriz.
Okulun adı en çok devlet kelimesiyle birlikte ‘Devlet Konservatuvarı’ şeklinde anılmaktadır. Batı Avrupa’nın başlattığı ve dünyanın izinden gittiği devlet altyapılarında konservatuvarların değeri oldukça yüksektir. Devletler sanatta kendilerine rakip gördükleri ülkelerin arkasında kalmamak için sanatçılarını akademik boyutta desteklemeye çalışırlar. Bu da okulların devlet eliyle açılmasına, desteklenmesine neden olmuş ve peşi sıra Devlet Konservatuvarı adını da getirmiştir. Elbette bu sanat okullarının yalnızca devlet tekelinde olduğu anlamına gelmemekte. Günümüzde pek çok vakıf üniversitesinin konservatuvarı bulunmaktadır.