Güzel başlayan her iş gününün Game of Thrones ile finale bağlanmasına ecnebiler “Procrastination” (Savsaklama Rahatsızlığı) adını veriyor. İşleri ve sorumluluklarımızı ertelemenin bilimsel açıdan birçok nedeni var. Bilim adamlarına göre beynimizin haz noktası bizi uyararak yapısı gereği “keyif veren şeylere” yönelme eğilimine sahip. Halletmeniz gereken yığınla iş varken Game of Thrones’u izlemek size keyif veriyor olabilir fakat iş dünyası, kısa vadeli mutluluklarla değil uzun vadeli sürerlilikler sayesinde ayakta duruyor.
Freelancer çalışanlar ve üzerinde doğal iş yükü baskısı olmayan kişiler işleri erteleme yoluna daha sık başvuruyor. Çünkü bir işi ertelediğimiz anda keyif verici aktivitelere yönelerek beynimizin haz noktasında geçici rahatlamalar oluşturuyoruz. Bu rahatlamalar, o veya bu şekilde ay sonu geldiğinde ciddi kasıntılara dönüşüyor. Üstelik beynimizin haz noktasının bu kasıntılardan haberinin olduğunu hiç sanmıyorum. Öyleyse daha mutlu ay sonlarını kucaklamamız için Procrastination çarelerine yönelmek hepimizin ve en çok beynimizin haz noktasının faydasına olabilir:
01. Erteleme Hastalığından Kurtaran Domates Salçası: Pomodoro Tekniği
WM Aracı Blog’u takip ediyorsanız, Pomodoro tekniğine daha önce denk gelmemiş olma ihtimaliniz, televizyonda her saatte halay çeken insanlar bulma ihtimalinizle aynıdır. İnsan beyni uzun süre boyunca bir iş üzerinde ödülsüz çalıştığında çalıştığı şey üzerindeki ilgisini/etkinliğini yitirimeye başlıyor.
Kendinizi bir RPG oyununda gibi düşünün… Eğer o kadar mob’un içinden geçiyorsanız karşılığında bir ödül almanız, en basit haliyle “level atlamanız” gerekir. Dikkat ederseniz, hangi bilgisayar oyunu olursa olsun, hepsinde bizi oyunda tutan şey ödül sistemidir. O halde kendimizi belli bir çaba için ödüllendirmemiz gerekir. Pomodoro bunu başarma açısından güzel bir teknik.
Zaten hali hazırda Pomodoro tekniği üzerine bir ton laf ettiğimiz bir başka blog içeriğimiz olduğundan bu tekniğin detaylarına burada değinmeyeceğim ama ilgili abiler şuraya bi’ göz atabilirler: Pomodoro Tekniğiyle Daha Verimli Çalışın
Her Webmaster’ın Satın Almak İsteyeceği Fiyatı Küçük Faydası Büyük 10 Şey
Steve Jobs vaktiyle çok kıyak bir söz söylemiş; “İnsanlar çoğunlukla siz onlara gösterene kadar ne istediklerini bilmiyorlar.” Seversiniz sevmezsiniz o ayrı, yalnız adamın bu konuda haklı olduğunu kabul etmeliyiz. Herkesin kafasınd...
02. Dönülmez Akşamın Ufkunda Olduğunuzu Fark Etmek
Erteleme hastalığına tekme tokat girişmenin çaresi bazen kendinize karşı gerçekçi olmaktır. Yeni aldığınız oyunu oynamak için veya arkadaşlarınızla vakit geçirmek için can atıyor olabilirsiniz. Öyle ya, sonuçta hepimiz insanız ve bunlara ihtiyacımız var. Ama yaptığınız savsaklamaların karnesinin ve etkilerinin neler olduğu konusunda realist bir fikre sahip misiniz?
Savsaklamak, beyninizdeki kısa vadeli mutluluk mekanizmasını harekete geçirirken diğer yandan uzun vadeli başarıları ertelemenize neden olur. Finansal başarılar, iş kayıpları, projenizin istediğiniz durağa bir türlü ulaşamaması ve daha birçok etken savsaklamanın doğal bir üründür. Atalarımızın dediği gibi: Ne ekerseniz onu biçersiniz. Biçmek zorundasınız…
03. Büyük İşleri, Küçük Küçük Başarmanın Dayanılmaz Hafifliği
Başarmayı seviyoruz. Başarmaya bağımlıyız! Etrafınızda bir şeyleri başardığı içen dertlenen birini görmek, İstanbul’da bir meyhanede Micheal Jackson’un şarkı söylemesini beklemek gibidir. Doğasına aykırıdır.
Madem başarmayı seviyoruz, başardığımız şeylerin büyük veya küçük olmasının bizim için çok da önemi yoktur. Büyük projelere büyük bakarak başlamak, o işin altından kalkamayacağımız veya o işi yapmaya çalışırken canımızın çok sıkılacağı algısını oluşturur.
Bizim gizli silahımız en büyük, en karmaşık görünen işleri bile minnacık parçalara çevirebilme yeteneğimizdir. Bu sayede hem işe hızlı bir başlangıç yapabiliriz hem de yapılacaklar listemizdeki daha fazla şeyi ortadan kaldırarak, başarmanın hazzını doruk seviyelerine çıkartabiliriz. Bu tavsiye bir kumar değil. Deneyin ve başarmanın kendinize ne kadar haz verdiğini görün.
04. Son Kurşuna Kadar “Sıkmayın”
Gerçek dünyada kuş bakışı bakıldığında enerjimizin ne kadar kaldığını 100 üzerinden puanlayan gösterge barları yoktur. Fakat vücudumuzu yeterince takip edersek, çeşitli uyaranların bize enerji seviyemiz hakkında ipuçları verdiğini anlamamız işten bile değildir.
İnsan psikolojisine göre; eğer kendinizi yeterince tükenmiş hissediyorsanız, dikkatiniz kolayca dağılmaya yüz tutmuş haldedir. Bu evreyi atlatmadan bir işe başladığınızdaysa kendinizi kısa sürede yorulmuş hissetmeye başlarsınız.
Yapılacaklar listenizden yeni bir elemana geçmeden önce kendinizi ve en önemlisi zihninizi yenileyecek bir şeyler yapmalısınız. Instagram’dan hikayeler izlemek, kısa bir YouTube videosuna dalmak gibi uğraşlar kendinizi yenilemenize yardımcı olmayacaktır. Hafif bir müziğin bir fincan kahveye arkadaşlık etmesi ya da birkaç sayfa kitap okumanın sizi daha fazla dinlendirdiğini hissedeceksiniz.
05. Başlangıçları İkramiye Kabul Etmek
Ralph Keyes, “Gerçek yazarlar yazar; ilham gelsin veya gelmesin. Zamanla bu rutinin ilhamdan daha iyi bir arkadaş olduğunu keşfederler,” diyerek, başlangıçların ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Bir işe başladığınızda rezalet performans gösterseniz bile aktiflik kazanmış olursunuz. En kötü şeyi bile yapmak, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
Dahası artık bir başlangıç yaptığınıza göre başlangıcınız berbat bile olsa artık başladığınız yerde sayılmazsınız. Teknik olarak işi bitirmeye biraz önce olduğunuzdan bir adım daha yakın olursunuz. Başlamak gerçekten bitirmenin yarısı ve alabileceğiniz en güzel ikramiyedir.
06. Fişinizi Çekin!
Yaptığımız iş zaten kolay bir iş değilken, etrafımızdaki dikkat dağıtıcıların sayısının azımsanamayacak kadar çok olması bizi daha tehlikeli bir evreye sokuyor. Bilgisayarınızdan ardı ardına gelen bildirimler, hiç susmayan mobil cihazınız ve sosyal ağlar üretkenliğin katili, ertelemenin ise azmettiricisidir.
Çalışmaya başlamadan önce kendiniz hariç her şeyin fişini çekin. Bildirimleri kapatın, mobil cihazınızın internet erişimi sınırlayın veya Rahatsız Etme modu gibi yardımcı modlardan faydalanın. Eğer Pomodoro benzeri zaman yönetme tekniğiyle çalışıyorsanız işiniz daha kolay. Zaten 25 dakika sonra tüm bildirimlere yanıt verecek 5 dakikalık molanız olacak. Merak etmeyin, tüm bildirimler 25 dakika boyunca bölünmeden çalışmanızı bekleyecek kadar anlayışlıdır.
Siz, sürekli oyun çizgisinde durmak ve işleri ertelemeden yapmak için nasıl bir çözüm uyguluyorsunuz?