Tasarımcı olan bilir; saatler süren sükunetli oturma meditasyonunu bazen birkaç dakikalık kısa molalarla bölmek, transtan çıkmak gerekir. Sonra ne mi olur? Çok küçük bir azınlık oturduğu sandalyeden kalkıp turlar. Büyük bir güruh kendini sosyal medyaya veya iş için yeterli enerjiyi depolamak adına oyuna vurur. Bi’ ara ben de oyun yöntemini denedim ancak asla ekibimizdeki @Cgrclk kadar başarılı olamadım. Ben oyuna oturunca tüm günün işini “Yarın yaparız yeaaae” moduyla sallamaya yatkınken, o tasarımcı olmanın verdiği ruhla kendini yenileyip, işine kaldığı yerden devam edebiliyor. Çağrı, Minecraft yerine vurdulu kırdılı oyunları tercih etse de oyunu Minecraft’dan yana kullanan tasarımcıların sayısı azımsanamayacak kadar çok. Hatta henüz tasarımcı olduğunu farkında olmayan birçok miniğin de bu oyunla harikalar yarattığını görebilirsiniz. Buradaki çalışmaların bir kısmı başarıları tasarımcıların ürünüyken, bir kısmı gerçek bir mimara ait. Aralarında sadece yaratıcı hayal gücünü

Bazen mızmızlanıp sızlansak da web teknolojilerinin hayatımıza getirdiklerini seviyoruz. Tıpkı Roma İmparatorluğu gibi Web tasarım sektörü de bir günde kurulmadı. Gerçek dünyaya sanal çözümler üreten mucize teknolojinin gelişmesi için farklı dönemlerde farklı Jül Sezar’lar sahneye çıktı. Her biri, getirdikleriyle web tasarım sektörüne şekil verdi ve onun sonraki aşamaya devşirilmesine yardımcı oldu. Bugün, web teknolojilerinin bize sunduğu tüm konfor için bu teknolojilerin oluşmasında payı olan sayısız isim var. Ama bazıları var ki, şüphesiz bunlar modern internet deneyiminin oluşmasından, bizim webmaster olma sürecimize kadar birçok şeye sebep oldular. Unutmamalıyız ki tarih sadece savaşlarla yazılmaz, işte savaş yerine kodlarını kullanarak tarihi tekrar yazanlar: 01. Tim Berners-Lee Tim Berners-Lee hepinize bir yerden tanıdık geliyor olabilir. Bir mühendis ve bilgisayar bilimcisi olan Tim Berners-Lee, 1990’lı yılların başında CERN’de çalışırken HTML’in geliştirilmesi

CSS’i adam yerine koymayabilirsiniz. Onu bir dil olarak kabul etmeyebilir, zaman zaman kendisini aşağılamak suretiyle örseleyebilirsiniz bile. HTML, PHP ve JavaScript gibi büyükler dururken CSS hangi kapının köpeği oluyor, değil mi ama? Web projelerinin kuyruk sokumu olmasına rağmen CSS’e hak ettiği değeri asla vermedik. “CSS de dil mi yaaa?” diyerek, onun diğer dillerin mevcudiyetini hiyanet saydık. Tüm bunları yaparken gözden kaçırdığımız detaylarla CSS’in en zor dillerden biri olabileceği gerçeğini atladık. “CSS” ve “zor dil olmak” size aynı cümle içinde pek tutarlı görünmüyorsa, 5 kapı gibi nedenden sonra görüneceğine eminiz: 01. Hata raporu olmayan dil Tüm web dilleri belli başlı kurallara göre yazılır. Her kafanızın estiği yere virgül kondurur gibi bir komut konduramazsınız. CSS için de kurallı bir yapı takip etmeniz elzemdir. Yeri geldiğinde selector’ün adını belirlemeniz, sonra en süslüsüden bir parantez kondurmanız gerekir. Ardından değerlerinizi yazıp bir ters

Geçtiğimiz hafta CSS’e fısıldayan Abla’yı sizinle paylaşmıştım. Önce Allah’ın büyük bir lütfu olarak görünen bu yeteneğe şaşırmış, sonra “Acaba dünyada başka böyle insanlar var mı? Bunlar insansa biz neyiz…” şeklinde sürüp giden iç kavgama tanıklık etmiştim. Biraz araştırdığımda, dünyanın her yerinden farklı web tasarımcılarının CSS ile harikalara imza attığını fark ettim. Hemen aşağıda listelemiş olduğum CSS ile yapılan havalı şeylere tanık olunca, insana Web işlerinden hafif bi’ soğuma gelmiyor desem yalan olur… Bazılarımız (bkz: ben) CSS ile iki tabloyu ortalamaktan acizken, yetenekli web geliştiricileri boş bir internet sayfasını sadece CSS kullanarak bir başyapıta dönüştürebiliyor. İşte onlardan beğeneceğinizi umduğum ve CSS ile yapıldığına inanılması güç 13 CSS çalışması örneği: 01. CSS ile yapılmış Simpsonlar Chris Pattle, bir çizgi dizi olan The Simpsons’ın ikonik karakterlerini bir araya getirdiği inanılmaz kapsamlı bir CSS çalışmasına imza atmış. Simpsonların her

Daha önce MS Excel’de “tablo” olayını yanlış anlayıp, gerçek tablolar yapan 77 yaşındaki amcayı hatırlıyorsunuzdur. Bu yeteneğin bir başka bayraktarı olan Diana Smith, ilginç bir çalışmalar dizisine imza attı. Yalnızca HTML ve CSS kullanarak ortaya çıkardığı yağlı tabloları utandıran çalışmaları, hepimize web tasarım yeteneğimizi sorgulatacak türden. HTML ve CSS’in engin kaynaklarının bize birçok şey sunuyor. Fakat bazılarımız onu sadece internet sitesi ve yazılımları tasarlamak için kullanırken (ee başka ne için kullanacaktık?), bazıları yeteneklerinin sınırını zorlayarak sanat eserini andıran çalışmalar ortaya koyabiliyor. Mesleğindeki başarısını tescillemek ve sınırlarını zorlamak isteyen Diana, 18. yüzyıla ait bir yağlı tabloyu, 1930’ların andıran bir poster çalışmasını ve 1950’lere ait modern reklam tasarımını, kendi elleriyle HTML ve CSS üzerinde tasarladı. Diana’nın şimdilik tek büyük problemi tarayıcı farklılığından dolayı ortaya çıkan HTML ve CSS uyum problemi gibi

Mevzu bahis dijital tasarımlar olduğunda, doğru renk seçimini yapmak doğru yere tezgah açmak kadar önemli. Sonuçta gömleği gösteren ütü, tasarımı gösteren özüdür. Yazar tıkanması ve programcı bloku -ecnebiler buna “Writer’s Block” diyorlar- olur da, hiç grafiker tıkanması olmaz mı? Daha önce renk seçimi konusunda ıkınıp tıkınan arkadaşlar için (grafiker olsun veya olmasınlar) dertlerine derman olabilecek bazı marifetli araçlar paylaşmıştık. Guguk kuşlu saat gibi kendimizi tekrar etmek istemiyoruz ama keyfinizin kahyası olup, AI kullanarak renk kombinasyonu üreten bu aracı yakından tanımak isteyeceğinize eminim: Khroma. Khroma, renk türetme işini arşa çıkarıp AI tabanlı olarak renk seçimi yapmanıza yardımcı oluyor. Khroma’nın geliştirici ekibinin bir felsefesi de var. Bu arkadaşlara göre, sıradan renk paleti üretme araçları işinizi her zaman görmeyebilir. Hatta çoğu kez zaman israfına dönüşebilir. Zira bu araçlar size değil, genele hitap ediyorlar. Oysa bir tasarım için renk

Web teknolojilerinin korku treni hızında gelişmesi iki boyutlu filmlere benziyor. İlk boyutta, teknolojinin gelişimini takdir edip alkış tuttuk ve onun bize sunduğu nimetler için şükredip, eski teknolojileri kurban ettik. Derken, filmin ortasına doğru önceden orada olduğuna Fransız kaldığımız ikinci bir boyutu farkettik. Çok fazla gelişim ve değişim, korku treninin “korku” unsurunu temsil ediyordu. Önceden olsa bir webmaster tasarımını yapar, hallice kodlar ve bir internet sitesini yayına hazır hale getirirdi. Artık işler pek öyle yürümüyor. Tasarımı tasarımcı, Backend’i başka bir tasarımcı, yazılımını onlarca framework’ü kullanmayı öğrenmekten gözünün feri gitmiş yazılımcı, sonra hepsi uşağa… pardon o bu değildi. Anlayacağınız, bu dallanıp budaklanma tek bir adamın tüm sahaya hakim olmasını imkansız kaldı. Maç artık tek adamın değil, kendi sahalarında uzman adamların oynadığı bir futbol oyununa dönüştü. Düdük çaldı, şimdi sıra yeni gelenler ve geleceğin yeni

1995’den 2005’e kadar geçen süreç internet tasarım trendlerinin kör topal emekleme dönemiydi. Şimdiki gibi aktif ihtiyaçlara çözüm sunan, leb demeden önümüze Çorum’u koyan internet siteleri yoktu. Bootstrap hak getire, aktif ihtiyaçlara çözüm sunan internet siteleri bilim kurgu filminden fırlamış gibi geliyordu. Flash ile süslenen tasarımlar Matrix teknolojisiydi. İşlevsel bir internet sitesine sahip olmak, uzaya roket fırlatmak, sizin de astronot olmanızdı. Bir de bu muhteşem internet asrını yaşayıp şıpsevdi sakızları çiğneyen, yumiyum emikleyen şahane çocuklar vardı. Şimdilerin Doblo sahibi küçük esnafı ve tek derdi akşam arabasını çekecek boş yer bulmak olan çocuklardı bunlar. O zamanlar tek derdi HTML koduyla farenin imlecini nasıl meyhanede bir gazla söylenen yanar döner meyve tabağına çevireceğini bulmaktı. Bunları zaten duymaktan sıkıldıysanız ve “Bir zamanlar buralar hep dutluktu…” replikli nostalji artık baymaya başladıysa elle tutulur bir şeyler görme zamanı gelmiş

Logo tasarımlarından alınan geri dönüşler her zaman onlar için ödenen servetlerle ölçülemez. Bazen milyon dolarlık logoların yakalayamadığı başarıyı bir damacana sudan ucuza tasarlanan şirket logoları yakalayabilirler. Geçtiğimiz gün “Dudak Uçuklatan Fiyatıyla 5 Pahalı Logo Tasarımı ve Bize Öğrettikleri”ne değinerek, milyarlık şirketlerin logolarında yaptıkları yatırımlarda ne kadar ciddi olduklarını görmüştük. Bu kez sıra aynı oranda başarı yakalayan ama logo tasarımına birkaç dolardan fazla ateşlemeyen şirketlerde. Bir önceki içeriğimizde olduğu gibi bu içerik için de şirketlerin doğrudan ve dolaylı olarak yaptıkları ödemeler arasındaki farklılığa dikkat çekmek istiyorum. Bazı markaların logolarını şirketin başındaki adamlar ücretsiz olarak tasarlarken, bazı markaların logoları şirketleri bünyesindeki tasarım ekibinin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. 1- Google - Ücretsiz Yıllık geliri 89.46 milyar dolar olan (2017 verilerine göre ) dev teknoloji şirketi Google, logosu için

Bir an için internet siteniz veya çalışmalarınızda logo tasarımına ne kadar önem verdiğinizi düşünün. Şimdi, projenizin milyonlarca insana ulaştığını düşünün. İtiraf edin, başlangıçta harcadığınızdan çok daha fazlasını harcamaya istekli olurdunuz. Bu basit örnek bize markaların logo tasarımları veya logolarının revizyonuna neden balya balya para yatırdığını mantıklı şekilde açıklıyor. Aslında karşınıza ”Tarihin en pahalı logo tasarımları” gibi daha şık bir fikirle çıkmak isterdim. Ne yazık ki, büyük şirketlerin hepsi logo tasarımlarına veya marka imajını tazelemeye ne kadar bütçe ayırdığını açıklamıyor. Bu da tarihin en pahalı logolarını hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz anlamına geliyor. Olsun, en azından elimizdeki örneklerden giderek en pahalısı olamasa da baya pahalı logo çalışmalarına ve tarihin bize öğrettiklerine değinebiliriz. 1- BP - 9 Milyon Dolar BP, yeni logosu ve yenilenmiş imajı için ilk dudak uçuklatan rakamı ödeyen şirketlerden biriydi. 2000’li yıllara kadar